| |
|
|
Baca temizlemek zor zenaat!..
Madenci yerin yüzlerce metre altına girer kömür çıkarır. Saatler sonra dışarı çıktığında güneşi görür ve kömür tükürür. Sadece çıkardığı bu cevher değildir siyah olan, üstü başı, yüzü gözü de kapkara olmuştur madencinin. Baca temizleyicisi olmanın da benzer bir sonucu vardır. Adam bacayı, bacaları temizler, akımı, sirkülasyonu sağlar güvenli ısınmayı, havalanmayı gerçekleştirir. Ama onun da bedenine, giysilerine kurum, is, zift bulamıştır. Ne bu kılık? Hangi sağ duyulu insan bu iki işin ağır işçilerine; "sen ne pasaklı adamsın. Şu kılığına kıyafetine bak. Üstün başın rezalet!" diye hesap sorar ki? Yığınlar iyi ısınsın, iyi aydınlansın, konforlu, sağlıklı yaşasın diye elbet birileri çıkacak, her yanı is pas olma pahasına yapacaktır bu işleri. Şaşırdı sarsıldı!.. Küçükyalı Çocuk Yuvası'yla ilgili o iç yakıcı haberi yaptıktan sonra baca temizleyicisi gibi hissettim kendimi. Devletin bu çok hassas kurumunda aymazlığın, adamsendeciliğin, bilinçsizliğin, lakaytlığı gafletin neler olduğunu, nelere mal olduğunu Bakan Güldal Akşit kendi gözüyle görüp şaşırdı, sarsıldı... Devede kulak Kamerasız, çekimsiz bir ortamda hem bakan, hem Sosyal Hizmetler Genel Müdürü hem de çiçeği burnunda İstanbul İl Müdürü mağdur çocuklarla yüz yüze konuştular. Ardından şikayet edilen çocukları dinlediler bir bir. Ve hepimiz hayretler içinde gördük ki; o kapalı odada anlatılanlar yanında, yazdıklarımız devede kulak bile değil. Yüce adalet Sosyal Hizmetler Kurumu'nun daha fazla örselenmemesi. Çocuklar ve eğitimcilerin daha çok ziyan görmemesi için bu kadar söylüyor, işi uzatmıyorum. Ama şuna inanıyorum ki Bakan Güldal göz yaşları ve dehşet içinde dinlediği olayların hesabını tek tek soracak. Bu işlerin tüm sorumluları da adalet önünde tek tek hesap verecekler. Ayrıca "Ortalığı ayağa kaldırdın. Çok kişiyi tedirgin ettin. Kurumu bereledin!" diyenler de; gazetecinin bazı bazı maden işçisi, bazı bazı da baca temizleyicisi hallerine geldiğini iyi kavrayacak sanırım.
|