| |
Özgür Üniversite için öneri yenilemesi...
YÖK Genel Kurulu ile Üniversitelerarası Kurul bugün İstanbul'da toplanıyor. YÖK'ün hazırladığı yeni yasa tasarısını görüşecekler. Çünkü konuyla ilgili hükümetin YÖK'e tanıdığı süre ayın sonunda bitiyor. Toplantının sakin geçmeyeceği, taslakları YÖK başkanı Erdoğan Teziç tarafından değiştirilen Üniversitelerarası Kurul'un tepkili olduğu, tasarının son halinin kimseyi memnun etmediği, tüm vakıf üniversitelerini devletleştirmeyi hedeflediği için bu cenahtan da çığlıklar yükseldiği dünkü gazetelerde yer almaktaydı. Üniversiteleri evrensel ölçeklerde özgür ve verimli yapmayı hedeflemedikçe de, konunun kamuoyu gündeminin keyifsiz müzmin maddelerinden biri olarak kalacağı anlaşılıyor.
*** AB, Türkiye'yi hızlı bir değişim sürecine soktu. Yapılacak iş üniversiteleri de AB standartlarına taşımak. Türkiye gibi üniversiteleri de demokratikleştirmek. Bu iş zor mu? Eğer diğer demokratikleşme adımlarında olduğu gibi 12 Eylül askeri darbe mantığını hedef alırsanız değil, ama mevcuttan yeni bir yemek çıkarmayı hedeflerseniz zor.
*** YÖK, 12 Eylül askeri darbesinin üniversiteleri kışlalaştırmak isteyen mantığının bir ürünü. YÖK, bir anayasa sorunu. Çünkü YÖK'ü 12 Eylül anayasasının 130. ve 131. maddeleri şekillendiriyor. Bu maddelerle üniversiteler toplumun denetimi dışına çıkarılarak cumhurbaşkanı ile YÖK'e teslim edilmiş. Anayasanın ilgili iki maddesini lağvetmeden sorunu çözmek mümkün değil. Demokratikleşmeyi hedef alan bir hükümetin hedefi bu iki maddeyi ortadan kaldırmak olmalı. 12 Eylül rejiminin mantığına yönelik böyle bir girişime, muhalefet de dahil kimse duyarsız kalamaz. YÖK ortadan kalkınca, yine askeri darbenin çıkardığı mevcut 2547 sayılı yasa da geçersiz kalacak.
*** Peki yerine ne konacak? Üniversiteler dünyanın en eski kurumlarıdır. Üstelik AB özgür ve verimli bir üniversite anlayışını standart hale getirdi. AB'nin Bologna ve Berlin deklarasyonları, OECD'nin üniversitelerin özerkliğini tanımlayan sekiz kriteri, yeni bir üniversite yasasının özünü oluşturacak nitelikte. Üniversiteleri tek bir merkezden farklılıklarına bakmadan ve otoriter bir mantıkla yönetmek ve hatta vakıf üniversitelerinin de kimliklerini yok ederek onları da devlet üniversitesi haline getirmek yerine, sapmaya olanak vermeyecek bir temel çerçeve ile üniversitelere kendi özelliklerini dikkate alarak kendilerini yönetme olanağı tanınabilir. Türkiye geneline yayılmış üniversiteler arasında onca büyük fark var iken bunlara tek bir elbise giydirmenin anlamı var mı?
*** Hiçbir AB üniversitesinde görmediğimiz siyasallaşmayı ve verimsizliği kendi üniversitelerimizde yaşıyoruz. "Atatürkçü müsün, cemaatçi misin" tartışması YÖK'ü ortadan kaldırıp yerine çağdaş kriterleri koyarak aşılır. AB uyum yasaları için yapılacak yeni anayasa değişiklikleri YÖK'ü lağveden maddeleri de kapsayabilir üstelik anlamlı da olur. Türkiye'yi AB'ye hazırla ama üniversiteleri 12 Eylül'de bırak, bu mantıklı değil. Bize makyaj değil yeniden bir doğum gerekli.
|