Enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor
Tam Suudi Arabistan'daki Hac faciasını... İnancın ve "şeytana öfke"nin dorukta olduğu anda tedbirsizliğin katliamını tartışacağız... Biraz ciddiyet, biraz medeniyet dersi vermeye hazırlanacağız... Mümkün değil! Tam terörü lanetleyeceğiz... Kuzey Irak'ta iki bombalı saldırıda 70 kadar insanın öldürülmesini kınayacağız... Mümkün değil!
***
Ne binlerce insanın huşu içinde kendinden geçtiği bir yürüyüş... Ne planlı, programlı, canlı bombalar. Türkiye'nin bir anakentinde, "modern" bir apartmanda oturuyor, akrabalarınızı ziyarete gidiyor, ailenizle bayramı idrak ediyorsunuz... Yemeğe henüz oturmuşsunuz ya da henüz kalkmışsınız; televizyondan akıp giden sıradan akşama karışmak üzeresiniz. Birkaç daire kurban kesmiş, kimi bir gün önce bayram namazına durmuş, ayaküstü ya da ziyaretlerde iyi bayramlar dilenmiş, belki kırgın olunan üst kattakilerle barışılmış, çocuklar kapı kapı dolaşıp el öpmüş, bir küçük kız erken uykuya dalmış, tatile gidenler çoktan bayramlaşmış, aynı apartmanı paylaşıp birbirlerini hiç tanımayanlar ilk kez merhabalaşmış... Milyonlarca ailenin kendi halinde akşamlarından biri gibi, "Zümrüt Apartmanı" da, başka yerlerin, başka yörelerin, başka insanların "haber" olduğu bir geceye, kendisinden pek kimsenin haberi olmadan sığınmış. Çürüklüğünün farkında olmadan, bir sürü akşamı şöyle ya da böyle yıllarca atlattıktan sonra, sığındığı yerden düşüverdi Zümrüt Apartmanı.
***
Hangi Hac düzensizliğini, hangi terör eylemini eleştirmeliyiz biz! Hangi depremden, doğanın hangi felaketinden korkmalıyız? Hangi yüzle? Bir kişiyi bile öldürmemiş gençlerin idam edildiği bir ülkede, onlarca kişinin "yuva" sandığı çok katlı ölüm tuzakları dikilip durmuş ve gelişme, modernlik, mülkiyet, hizmet, piyasa, gayrimenkul sayılmış. Hep "Anayasal düzeni ve rejimi" için korkulan ülkede, çok bilmiş devlet, oy ve ihale deposu belediyeler, partili-çok partili müteahhitler, bezdirici bürokrasiler, yaşama hakkının temeline ot dikmiş. Bir anakentte, onca yıl inşaatı süren, onca yıl oturulan ve hala iskanından şüphe edilen 10 katlı bir binada, 144 kişinin hayatı, maalesef kendilerinin de meraksızlığı, şüphesizliği, kaderciliği suç ortağı kılınarak pamuk ipliğine asılmış. Hayatımızı idame ettirmek, geçinmek, huzur ve mutluluk bulmak, çocuklarımızı yetiştirmek, daha iyisine ulaşmak için müthiş çabalar harcadığımızı düşünüyoruz... Lakin bu pamuk iplikleriyle ilgili ne kişisel endişelerimiz, ne toplumsal taleplerimiz, ne kentli bilincimiz gelişebiliyor. Küçük Seray'a kendi bedenini ve hayatını ölümüne siper yapacak, duvar kılacak kadar yiğit anne ve babalarız çoğumuz; ama yüreğimizi, sevgilerimizi, endişelerimizi ortak bir akılla ve yaşam hukukuyla buluşturma sorunumuz var. Ülkenin tırtıklanmasına seyirci kalan eksik vatandaşlıkla güdük hukuk; hayatımızı, ailemizi, uykularımızı emanet ettiğimiz mekanlarda tuzağını kuruyor. Zümrüt Apartmanı en derin yoksulluğunun değil, ortalama aymazlığının yapılarından biri olarak orada duruvermiş. Bir mühendislik, inşaatçılık, belediye, devlet ve vatandaşlık felaketi olarak yüreğimize çökene kadar. Sonra? "Enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor."
|