kapat
16.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Dereden tepeden, yahut konudan konuya...

Bayram ziyaretleri eskiden çok daha yaygındı. Sanırım gitgide bu eski gelenek, artık kıyı mahalleleriyle taşra kasabalarında kalmaya başladı.

Bayram ziyaretleri...

Şeker ve Kurban Bayramları'nda, önce yaşlı aile büyüklerinin ellerini öpmekle başlanırdı bayramlara..

Durmuş oturmuş aileler, bayramın ilk gününde evden dışarı çıkmazlar, bayramı kutlamaya gelen konukları ağırlarlardı..

Sonraki günlerde sıra, "iade-i ziyaret"leri de içeren, bayram turlarına çıkmaya gelirdi.

Genellikle karı-kocalar, beş dakikalığına uğrayacakları evlerden birine yaklaşırlarken, birbirlerine şöyle derlerdi:

- İnşallah evde yoklardır, bir kart bırakır geçeriz...

Kartvizit bastıracak düzeyde olmayanlar ise, geldiklerinin işareti olarak üstlerine adlarını yazdıkları küçük bir cep defteri yaprağını burup, kapının anahtar deliğine sokarlardı.

Eski bayram ziyaretlerinin kökeni neydi ve zamanla bir yasak savma formalitesine nasıl dönüşmüştü?

İşte ukalanın ukalası bir soru; hem de bayramın ilk gününde..

Ama "biz-onlar" ayrımının da mayasını oluşturan bir soru..

Türkiye bugün dahi "topluluk" olmaktan, "toplum" olmaya tam geçemedi.

İnsanlar yaşadıkları köylerde, mahallelerde; ancak birbirleriyle dayanışarak; birbirlerinin hastalarına çorba götürerek; birbirlerinin düğünlerini ortak kutlayarak; birbirlerinin cenazelerini ortak kaldırarak ayakta kalabiliyorlarsa; henüz örgütsüz bir "topluluk" olmaktan, örgütlü bir "toplum" olmaya geçemedikleri içindir.

Bayram ziyaretleri de, mahalle dayanışmasının bir yansıması olan, bir "topluluk" geleneğiydi.

"Topluluk" yavaş yavaş örgütlenerek "toplum" olmaya başlayınca; özellikle mahalle, yahut çok daireli yapılarda apartman dayanışmasına gereksinmesi kalmayanlar; eski bayram ziyaretleriyle, simgesel dayanışma gösterilerine boş verip, uzakça bir yerlerde tatil yapmayı yeğlemeye başladılar.

Çoktan "toplum" olmuş ve çoktan "topluluk" geleneklerini unutmuş bir Batı ülkesi insanı; Türkiye'deki mahalle dayanışmasını görünce çok şaşırırır ve bunu her fırsatta överdi.

O da bilmezdi ki, mahalle dayanışmasının temel nedeni; hastalanınca, ne hastane, ne de hastayı hastahaneye götürecek bir ambulans olmayışındandır; tıpkı düğün için büyükçe bir lokantayla, davetiye bastırılacak bir matbaanın da bulunmayışı gibi...

Ve yolu buralara düşmüş bir Avrupalı'nın bizim "mahalle dayanışması"nı öven sözleri de, gazetelerde hep aynı beylik başlıkla çıkardı:

"Bize hayran oldular"

Eski bayram ziyaretlerinin eriyip ufalması; insanları da, gönüllerinin çekmediği zoraki bir formaliteden kurtardı.

Amatör ama harika bir iç mimar olan Şafak Barış'la karşılaştıkça; bu tür gündem dışı konulara "non-konformist" bir kepçe atarak kahkahalarla güleriz.

Örneğin, bayram ziyaretleri eski yoğunluğunda olsa, her gün yazı yazanlara en çok hangi soru sorulacaktı, türünden...

Yanıtını hemen vereyim; biraz da laf bulamama nedeniyle, en çok şu soru sorulacaktı:

- Durumu nasıl görüyorsunuz?

Ha sahi -gerçi bayramın daha ilk günü ama, olsun- durumu nasıl görüyorsunuz?

Bendeniz şöyle görüyorum:

Kaptanların gerek sünepeliği, gerek bir takım özel çıkar hesapları nedeniyle; çımacıların yağmalamaya başladığı yitik bir gemi düşünün..

Geminin kaptanlığına çaresiz, IMF ile Dünya Bankası geçmiş..

Eski kaptanlar da demeçler vermeye başlamışlar:

- Gemiyi kurtarıyoruz, kurtardık, diye...

Ve benim de aklıma eski bir fıkra geliyor.

Genç ve güzel bir kadın, gemiyle yolculuğa çıkmış ve anılarını yazmaya başlamış:

"Birinci gün - Yolculuk çok iyi başladı, sevinçten uçuyorum.

İkinci gün - Kaptanla tanıştım. Yakışıklı bir adam.

Üçüncü gün - Kaptan bana kur yapıyor, neşeli saatler yaşıyoruz.

Dördüncü gün - Kaptan kendisinin olmazsam, gemiyi batıracağını söyledi.

Beşinci gün - Gemiyi kurtardım, içim rahat..."

Şeker Bayramı'nız kutlu olsun.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır