Doğrusu Şeker Bayramı'na keyifli giriyorum. Yaz ve sonbahar ayları boyunca döviz kurunda bir balon oluştuğunu savundum. İlgilenenler www.ibun.edu.tr/akat adresinden 19 Ağustos 2002 tarihli "Köpük-Balon" yazıma bakabilir.
Çok eleştirildim. En yakınlarım bile bana "uçuk" muamelesi yapmaya başladı. Ben ısrar ettim. Yakın gelecekte döviz piyasasında alıcı kalmayacak dedim. Kime satacaksınız bu dövizleri diye sordum.
Bu arada Merkez Bankası'nı kutlamak istiyorum. Eylül ve Ekim'de kur yukarı giderken müdahale etmedi. Şimdi de kur gerilerken döviz almıyor. Doğrusu budur. Bu rejimde kurun dalgalanması gerekmektedir.
Öte yandan ekonomi yönetiminin TL'nin hızlı değer kazanmasından çekindiğini duyuyorduk. Nitekim Cuma günü kamu bankaları döviz alımına geçti. Böylece kurdaki gerileme bir miktar olsun frenlendi.
Ne günlere geldik! Hani döviz hep yukarı giderdi? Ne oldu? Tam tersi oldu. O kadar ki, dövizin hızlı düşüşüne karşı müdahale etmek ihtiyacı oluştu. Bunu bana verilmiş bir bayram hediyesi kabul ediyorum. Katkısı geçen herkese teşekkür ederim.
Dalgalı kur aynen teorinin anlattığı gibi işliyor ama Türkiye'de kafalar değişmedi. Ekonomik aktörlerin ve tefsircilerin önemli bölümünün hala olup bitenlerin anlamını kavramadıklarını biraz da hayretle izliyorum.
Sonuçta tehlikeli işler yapılıyor. Bilerek mi? Hayır. En azından ben bilerek yaptıklarını sanmıyorum. Yeni sistemi anlamadıkları, ya da eski adetlerinden kurtulmayı bir türlü beceremedikleri için.
Konu enflasyon beklentileridir. 2002 enflasyonu hakkında beyanatlar veriliyor. Sayılar telaffuz ediliyor. Telefonla tanıdığım şirketlere sordum. Piyasada az çok bir mutabakat oluşmuş. Çoğunluk bütçelerini yüzde 50 ve üstü enflasyona göre yapıyor.
Ne var bunda, diyeceksiniz. Hükümet ve program yüzde 35 dedi. Ne zaman resmi enflasyon hedefi tutmuş ki? Yüzde 35'le 50 arasındaki fark geçmiş yıllar deneyimi açısından son derece makul duruyor.
Maalesef bu kez durum çok farklıdır. Yeni Niyet Mektubu'nda para arzı hedef enflasyona göre ayarlanmaktadır. Enflasyon hedeflemesi de yüzde 35'e göre kurulacaktır.
Ne olur? Çok basit. Makro politika yüzde 35'e göre tasarlanmışken piyasalar yüzde 50'ye oynarsa TL faizleri yükselecektir. Bu ise iç talepteki durgunluğun sürmesi yani büyümenin olabileceğinin altında kalması anlamına gelir.
Ayrıntılarını ileride tartışırız. Teknik olarak bazı zorluklar vardır. Ama netice değişmez. Enflasyon beklentileri hedeflenenin üstünde oluştuğu ölçüde, ekonomideki canlanma gecikecektir.