Son günlerde 2 reklam var ardı ardına ekrana gelen...
İkisini de her gece bıkmadan, dikkatle izliyorum. "Garanti-Osmanlı evliliğini" anlatan Mehter Takım'lı, Fazıl Say'lı Sertab Erener'li olanı favorim...
Sahnede Fazıl Say piyanoda, Sertab solist prova yapıyor görünüyorlar. Fazıl Say, her zamanki gibi bir yaramaz çocuk edasıyla - ki zaten müzik dünyasında da piyanonun yaramaz çocuğu lakabıyla tanınıyor- Mozart'ın Türk Marşı'nı çalıyor.
Tamamen içinden geldiği gibi, biraz caz, tuşlar sayesinde oynuyor notalarla, deforme ediyor.
Tam o sırada salondan içeri Mehter Takımı giriyor marşlarla.
Bizimkiler şaşkın ama çabuk toparlanıyorlar. Say, "Madem öyle, hadi bakalım gösterlim şunlara" der gibi bir bakış fırlatıyor Sertab'a.
Hemen Mehter müziğine göre yeni bir doğaçlama ayar çekiyor ve devam ediyor. Bu kez Mehter'le beraber yanyana hep birlikte devam
ediyorlar...
Doğuş Grubu bünyesindeki Garanti Bankası ve Osmanlı Bankası'nın birleşmesini konu alan bu reklamın misyonunun yanı sıra bence daha önemli bir tarafı var. Kolay akılda kalan, bilinen bir melodiyi yeniden hafızalara nakşediyor.
Zaten Mozart'ın da en büyük özelliği, kolayca akılda kalan melodilere yer vermesi...
Filmin başında "Mozart'ın Türk Marşı" diye belirtildiği için klasik müzik hakkında hiçbir fikri olmayanlar da merak edip "Kimdi bu Mozart?" diyebilir bence. Hatta başka yapıtlarını dinleme isteği uyanabilir, kim bilir? Y&R Reklamevi'ni, filmin yönetmeni Charles Richards nezdinde kutlamak gerekir...
İkinci reklam ise bir tartışma başlattı kamuoyunda. Hani Yılmaz Erdoğan'ın bir parti çıkışında muhtemelen hemşerisi küçük bir boyacı oğlana yakalandığı ve "gariban"a acıyarak, parladığı halde ayakkabılarını boyattığı cep telefonu reklamı...
Reklamın ayrıntısına girmek istemiyorum. Çevremde birçok kişinin hatta RTÜK'ün bile sempatiyle baktığı bu reklam niye tepki aldı?
Reklamda rol alan ayakkabı boyacısı çocuk mizanseni kimilerine göre çocuk istismarına giriyordu. Hatta çocukları sokakta çalışmaya özendiriyordu!
Çocukların sokakta çalışmasını engellemeye çalışan, hatta çocuklarını çalışmaya zorlayan aileler hakkında dava açan Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu da reklama tepki gösterenlerdendi.
Sanırım bundan 1 yıl önce, başka bir reklamda bu kez su satan bir çocuk vardı ve tartışma yine böyle bir boyuta çekilmişti.
Devlet Bakanı Hasan Gemici'ye kalırsa, her 2 reklamda da çocuklar sokakta çalışmaya özendiriliyor. Ayrıca Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre de çocukların reklamlarda kullanılmaması gerekiyor...
Hatta...
Bu kişiliklerine olumsuz etki yapıyor. Ancak tartışmalara belki de son noktayı filmi çeken Ali Taran Prodüksiyon'dan Kağan Önal koydu; "Bu tür eleştirilere kulak asılacak olursa aganigi reklamı da" bir şeylere özendiriyor! (...)
Serbest Ticari İletişim ve Uluslararası Denetim Esasları'na uyduk. Çocuklara rol yaptırıyoruz ve parasını veriyoruz. O zaman dizilerde ve tiyatroda çocukların rol almasını engellemek gerekecek!"
Önal'ın sözlerine tamamen katılıyorum. Ya sokaklarda ailesi tarafından dilendirilen, zorla arabanın camlarını silmeye kalkan..
İstemezseniz arabanıza burnundaki pisliği süren, elinde kesici bir aletle sizi tehdit eden çocuklar ne olacak?
Asıl onları kim özendiriyor sokaklarda çalışmaya? Bu tür reklam filmleri mi? Hiç alakası yok!