kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Nicholas Cage'in boşrolde olduğu Kehanet, elini kolunu uzattığı hiçbir konunun hakkını vermemeye özen gösteriyor.

Evet, 42!

YEŞİM TABAK
18.04.2009
Nicolas Cage'in endişeli kaşlarına önemli bir rol biçen filmleri ikiye ayırabiliriz. Kaşlar eğer Ay Çarpması veya Adaptation'da olduğu gibi tuhaf bir mizaha hizmet etmiyorlarsa, büyük ihtimalle ciddiyetsiz biçimde ciddi davranan bir aksiyonun duygusal tarafını oluşturuyorlardır. Bir "Aman Tanrım, dünyanın sonu!" filmi olarak, Kehanet elbette ikinci seçeneği sunuyor. Soluk benizli küçük bir kızı, ruhu cinler tarafından ele geçirilmiş gibi art arda birtakım rakamlar yazarken gördüğümüz andan itibaren, 'ciddiyetsiz ciddiyet' başlıyor ve Cage'in canlandırdığı astrofizikçi, dünyadaki varlığımızın bir amacı olmayabileceğini söyleyince birbirlerine dönüp korku içinde bakan öğrencilerle, kesinlik kazanıyor. Bu noktadan itibaren, felaket filmlerini hicveden yapımlarla Kehanet arasında pek az fark olacağı, adeta bir kehanet (veya kabak) gibi ortaya çıkıyor. Küçük kızın yazdığı rakamlar meselesi şu; bundan 50 yıl önce bir ilkokulda öğrencilerden, dünyanın geleceğine dair öngörülerini resmetmeleri isteniyor. Çocukların çoğu füze vs resmi yaparken, Linda gizemli güçlerin kulağına fısıldadığı rakamları sıralıyor. 50 yıl sonra kendi oğlu aracılığıyla bu kâğıdı ele geçiren John (Cage) fark ediyor ki, Linda o rakamları uydurmuş değil, bilakis her biri, 11 Eylül'den uçak kazaları ve tsunamilere, önemli fekaletlerin habercisi. Son haber şöyle: Dünya yok olacak, hepimiz öleceğiz. Yeni bir haber sayılmaz, ama işte kehanete göre bu bir anda ve de çok yakında gerçekleşecek. Bir de galiba zaman zaman ağaçların arkasında, orada burada belirip kaybolan siyah pardesülü, ince suratlı adamların, konuyla ilgisi var. 'Adamlar', Kehanet'in yönetmeni Alex Proyas'ın gotik bilimkurgu / fantezisi Dark City'yi (1998) aklınıza getirebilir. Gerçi ne o kadar etkileyici görünüyorlar, ne de hikâyeyle bağlantıları, Dark City'deki kadar anlamlı. Yine de, evrenin bir manası olduğunu ima etmek için oradalar. Zaman zaman geride bıraktıkları küçük siyah taşlar da, herhalde aynı imanın parçası. (Veya 2001'deki siyah monolitten koparılmış da olabilirler.) Kehanet, elini kolunu uzattığı hiçbir konunun hakkını vermemeye özen gösteriyor. 'Seçilmiş kişi' kavramı, ayrıca bilim insanı John'un yıllardır küs olduğu babasının rahip olması, 'evrenin sırrı'nda dini bir taraf olduğunu iddia ediyor gibi görünse de, bu konu da uzaylılar ve siyah taş parçalarıyla birlikte vasat bir çağrışımlar dünyasının parçası olmakla yetiniyor. Kehanet'i, evrenin sırrını açıklayamadığı için suçlayacak değilim. Proyas'ın filmi, insanın kendini bitkileşmeye bağladığı bir akşamda, televizyonda karşısına çıksa, şikâyet etmeksizin tüketilebilir. Ama ille de dünyanın yok oluşuna dair bir film izleyeceksek, onun yerine Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin DVD'si daha iyi iş görecektir. Otostopçu, hem dünyanın yok olmasına daha elle tutulur bir sebep sunuyor ("inşa edilecek hiperuzaysal bir ekpres yolun üzerinde bulunduğu için yıkılmak zorunda") hem de rakamlarla evrenin sırrını bile açıklıyor: "42".
Haberin fotoğrafları