kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
BABAM ÖLÜNCE KARDEŞ İSTEMİŞTİM ... "Babamın öldüğü gün, kardeşimin olmasını çok istemiştim. Öldüğü gün çok yalnız hissettim kendimi çünkü. Zehra’ya hep bunu anlatıyorum; ‘Yarın bana veya annene bir şey olursa en büyük destekçin kardeşin olacak senin’ derim."

Ben adaletli bir insanım, Feraye bu evliliği hak etti!

ŞİRİN SEVER
18.04.2009
2.5 yaşındaki çocuğu Kaya'ya rağmen evlilikten uzak duran Çilingiroğlu: "Çocuk büyüyordu, kimsenin onu sorgulamasını istemedim. Feraye de benden bu yönde bir talepte bulunmadığı için bu evliliği hak etti. Ama ileride aleyhime kullanabilir diye yere diz çökmedim!"..
- 'Evlilik bana göre değil,' deyip dururken söyler misiniz kafanıza taş mı düştü?
- Aslında ihtiyaç doğdu!

- Ne demek ihtiyaç doğdu?
- Çocuk büyüyordu, 'annesi ve babası niye evlenmedi' diye sorgulanmasını istemedim.
Yoksa benim için evlilik, belediye nikahının ötesinde bir şey değil. İnsanlar beraber yaşıyorsa, anlaşıyorsa tamamdır. Daha evvelki evliliklerimde güzel günlerim de oldu ama bu işte başarısız olduğumu ve insanın başarısız olduğu bir şeyi ısrarla yapmasının yanlış olduğunu düşünüyordum; o yüzden karşıydım evliliğe. Yoksa sürdürülebilen evlilikler güzel, yanlış anlaşılmasın.

- Yani tek neden çocuk muydu?
- Yalnız çocuk dersek, Feraye'ye haksızlık etmiş oluruz. İkinci sebep Feraye'nin bu evliliği hak ettiğini düşünmemdi.

- Pardon, hak etmek derken?
- Çok emek verdi bu süreçte, benden bu yönde hiçbir talebi olmadı.
Mutlu olabileceğini düşündüğüm için de böyle bir şey yaptım.

- Talep etse evlenmez miydiniz?
- Ben vicdanı yüksek bir adamım, bazen ani kararlar veririm, vicdanım beni öyle yönlendirir. Vicdanım her zaman aklımın önündedir. Bunun da bir şekilde yapılması lazımdı.

- Halbuki gayet de umursamaz ve egoist görünüyorsunuz?
- Olabilir ama beni tanıyan bilir, adaletli insanımdır.

- Size âşık, sizden çocuk yapmış bir kadını bu kadar zaman bekletmek adalet mi sizce?
- Benim bu konuda verilmiş bir sözüm yoktu, baştan yola çıkarken böyle bir şeyin olmayacağını deklare etmiştim ona.
Dolayısıyla kendi vicdanım beni ilgilendirir, toplumun vicdanı hiç ilgilendirmez.
Sonuçta da verdiğim sözün ötesinde bir şey yaptım, o yüzden de sorun yok.

- Bir kere bile 'evlenelim' demedi mi, ima etmedi mi Feraye Hanım?
- Hayır, hiç etmedi! - Sizden çekindiği için olabilir mi acaba? - Valla bu sorunun muhatabı ben değilim, Feraye'ye soracaksınız.

- Hiç konuşmadınız mı siz?
- Tam tersi. Bu işi planlıyorum diye son birkaç hafta sürekli evlilik aleyhinde atıp tuttum. Söyleniyordum sürekli televizyon izlerken, "Bu insanların aklı yok mu evleniyorlar" diye. O da alınıyordu.

- Ne çok üzülmüştür kimbilir!
- Olabilir... Hatta bir arkadaşına dert yanmış öğrendiğime göre.

- 'Yoksa ayrılıyor muyuz' diye bile düşünmüştür içten içe!
- Yok, öyle bir şey zannetmiyorum, Allah da ayırmasın. Güzel bir sürpriz oldu. Ama çaktırmadan evrak hazırlamak çok zordu...

- Çantasından nüfus cüzdanı falan mı çaldınız?
- Yok, başka bahanelerle hazırlattım belgeleri. Kan man veriyorsunuz, HIV testi var, 'Durduk yere niye HIV testi yapılıyor' falan dedi. Bir şeyler uydurdum. İlk planım altı ay evvel Como Gölü'nde Villa D'este diye, onun da çok sevdiği, 'gider miyiz' falan diye hep hayal ettiğimiz bir yerde evlenmekti, konsolosluktan izinleri de almıştım ama kısmet değilmiş, olmadı.

- Nasıl tepki gösterdi bu sürprize? Herhalde karşınızda dünyanın en mutlu kadını duruyordu o anda...
- Çok heyecanlandı, çok şaşırdı.
Zaten beş dakika içinde oldu her şey.
Belediye başkanı İsmail Ünal'ı uzun zamandır görmüyorduk, onu görünce şaşırdı ama anlamadı. Gelinlikle kapıda bekleyen arkadaşı eve girince anladı, sonra pat küt her şey oldu.

- Diz çöktünüz mü?
- Planımda vardı ama yapmadım.
Yarın bir gün kavga anında önüme koymasını istemedim, 'diz çökmüştün' diye... (gülüyor)
- Nasıl teklif ettiniz?
- İnanın hatırlamıyorum, birkaç bardak içki içmiştim, herhalde 'Benimle evlenir misin' dedim, o da sevindi, sarıldı öptü, nikahı kıydık.

- Çocuklarınız var mıydı?
- Zehra yoktu, Kaya vardı.

- Zehra'ya nasıl anlattınız?
- Annesi anlatmış. Önce biraz tepki göstermiş; normaldir, kız çocukları ergenlik çağında babayı sevgili gibi görür ya, babayı kaybetme korkusu duydu herhalde.
Oturduk, konuştuk, "Değişen bir şey yok kızım, sen orada oturuyorsun ben burada, ha evlenmişim ha evlenmemişim ne fark edecek," diye izah ettim. Zaten Feraye'yle arası çok iyi, anladı beni.

- Nasıl bir çiftsiniz siz?
- Mutluyuz, eğleniyoruz, keyfimiz yerinde. Günlük olayları konuşuruz, güleriz, televizyon seyrederiz. Ben insanların evine gitmem, dostlarım bana gelsin isterim. Zamanımızın çoğu golfte geçiyor, golf kulübünde saatlerce gülüp, anlatıp, eğleniyoruz.

- Önceki evlilikte ortak yanlar, zamanlar daha mı azdı?
- Hülya ev yaşantısını seviyordu, işiyle çok meşguldü. Filmler, diziler, şov programları, konserler, e bir de çocuk var. Ben biraz kendimi dışarıda hissettim, dışarıya baktım hep. 'Hadi gel,' dediğimde gelemiyordu çünkü sabah sete kalkacak. 'Yurtdışına gidelim' diyorum, 'filmim var bilmem ne'. Biz 15 sene beraber olmuşuz, üç veya dört kere yurtdışına çıkmışız! Ki ben seyahat etmeyi çok severim.
Başka konular da var tabii ama o zaman o hayatı yaşayamıyordum.

- Yani size ayak uyduracak bir kadınla birliktesiniz şimdi?
- Evet, şu andaki hayatımdan memnunum, problem yok.

- Bir çocuğunuz daha olacaktı, düşük yaptı Feraye Hanım. İstiyor musunuz kalabalık bir aile olmayı?
- Hayır, tamamıyla sürprizdi; düşük yaptı. Bu krizde istemiyoruz yeni bir çocuk, öyle bir planımız yok.
Haberin fotoğrafları