kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Halil (İzzet Günay): Sabiha asıl adın mı? Sabiha (Türkan Şoray): Yok, yalancı! Takma isim Sabiha mı olur?

Vesikalı Yarim'e 41 kere maşallah!

OLKAN ÖZYURT
13.03.2009
Lütfi Akad'ın, Türkan Şoray ile İzzet Günay'ın rol aldığı Vesikalı Yarim'i çekeli 41 yıl olmuş. Zaman geçtikçe kıymetlenen bu filmin 'sırrı' ise hâlâ muamma.....
"Adamın atını çaldılar. Sonra adam, aradı taradı atını buldu ve geri döndü." Üstat Lütfi Akad'ın, 41 yıl önce, dönemin çiçeği burnunda senaristi Safa Önal'a, çekeceği Türkan Şoray-İzzet Günay filmi için verdiği tek ipucu işte bu cümle. Peki bu cümleden çıkan filmin, 41 yıldır 'sırrı' çözülemeyen, üzerine kitaplar yazılan, üniversitelerde panellere konu olan, hemen hemen her kuşağı etkileyen, Türk sinemasının klasiklerinden Vesikalı Yarim olduğunu söylesek... İnsanın inanası gelmiyor ama gerçek bu. "O gün Lütfi Ağabey'in (Akad) Mecidiyeköy'deki evinden çıktıktan sonra ne yapacağımı bilemedim. Umutsuzluk kapladı içimi. O ana kadar okuduğum kitapları, kafamdaki hikâyeleri, her şeyi gözden geçirdim ve yaman bir Sait Faik okuru olarak onun Menekşeli Vadi öyküsü aklıma geldi. Ve o öyküden esinlenerek Manav Halil ile konsomatris Sabiha'nın kırık aşk hikâyesini yazdım. Üç ay uğraştım ve Lütfi Ağabey'e senaryoyu verdim, okudu, 'Tamam istediğim gibi olmuş,' deyince dünyalar benim oldu," diyor usta senarist Safa Önal. Vesikalı Yarim'in 1968'de sessiz sedasız gösterime girmesinin üzerinden 41 yıl geçti. Ama maşallah film zaman geçtikçe kıymetleniyor. 17 Mart Salı günü Beykent Üniversitesi'nde, Prof. Dr Oğuz Makal'ın düzenlediği 'Türk Sineması Sevgi Günü' etkinlikleri kapsamında Vesikalı Yarim'in 40. yılını tamamlaması üzerine gerçekleştirilecek etkinlik de bunun göstergesi. Türkan Şoray, İzzet Günay, Safa Önal'ın katılacağı etkinlikte Atilla Dorsay'ın sunumuyla film yeniden gösterilecek. Şoray, Günay, Önal ve filmin yönetmeni usta Lütfi Akad'a Onur Ödülü verilecek.

ONLARCA TAKLİDİ YAPILDI
Sinema tarihimizin şanslı filmlerinden Vesikalı Yarim. Kıymet-i harbiyesi biliniyor. Önal da bundan memnunluk duyuyor. Söze "Bu Türkiye'de sık olan bir şey değil," diyerek giriyor ve "Bu film kült film olarak nitelendirilmiştir. Nobel ödüllü edebiyatçımız Orhan Pamuk Kara Kitap'ta bu filmden etkilendiğini açık açık gösterir. Filmin onlarca taklidi yapıldı, yabancılar alıp sahne sahne tekrarlayarak yeniden bu filmi çektiler. Birçok üniversitede derslerde okutuldu. Bizi de çağırdılar ve konuştuk. Akademisyenler bu filmi inceledi. Ama bu filmin sırrı nedir derseniz, ben de bilmiyorum, bu sorunun cevabı havada kalıyor işte," diyor. Ama gerçekleri zorlayarak, aşırı dramatize etmek yerine daha sade bir şekilde öykü anlatma çabasının önemli olduğunu düşünüyor: "Saf kız Sabiha ile manav Halil bir aşk yaşadı. Bu aşkın sonu olamazdı, çünkü Halil evliydi ve iki çocuk sahibiydi. Olması gerekenler oldu, olması gerektiği gibi bir aşk yaşandı ve olması gerektiği gibi bitti. Bu sadelik sanırım insanları çok etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor." Filmin başrol oyuncusu İzzet Günay da Önal gibi çok değer veriyor Vesikalı Yarim'e. "Benim en beğendiğim, en severek oynadığım filmidir," diyerek filmografisinin baş köşesine koyuyor filmi. Günay'a göre filmin zamana direnmesinin 'sırrı' hayat gibi olması... "Mesela," diyor Günay, "film mutlu sonla bitmez. Çünkü hayatın ritmi bu filme sirayet etmiştir. Tabii bunda Safa Önal'ın senaryosunun ve Lütfi Ağabey'in rejisinin önemli rolü var. 40 yıldır bu filme sürekli atıfta bulunulması da bu yüzden sanırım." Ama Günay için bu filmi özel kılan başka nedenler de var. İlk defa bu filmde Lütfi Akad'la çalışmış. Ayrıca meslek hayatında ciltli senaryoyu ilk defa bu filmde eline almış. Üstelik üzerinde 'İzzet Günay' yazıyormuş. Çekimleri Beyoğlu, Kadırga, Beşiktaş ve Bebek'te yapılan filmde rol alan ve kamera arkasında çalışan ama bugün aramızda olmayan sanatçıları rahmetle anıyor Günay. "İyi bir ekiptik ve gerçekten keyifle çalıştık," diyor.

İMKÂNSIZ BİR A.K HİKÂYESİ
O yıllara gidince Günay'ın hatıraları hemen canlanıyor: "Hatırlıyorum o dönem gevezelik eden filmler yapmak revaçtı. Ama Vesikali Yarim'i izleyenler bilir çok konuşmaz. Az ama çok yerinde diyaloglar vardır. Zaten Alllah ömür versin Lütfi Ağabey de günlük yaşamında az konuşur. Ama benim için tuhaf olan Lütfi Ağabey'in bu filmden önce hiç gazinoya gitmemiş olması. Filmin çekildiği Çağlayan Gazinosu'na ilk defa bizimle gitmişti." Kendi performansından ya da Manav Halil'den söz etmek istemiyor. Yanlış anlaşılmasın mütevazılığından... Ama Türkan Şoray deyince "Türkan iyi oyuncudur, rolüne çabuk adapte olur. Onun için karşısındakini de besler. Biz bu filmde karşılıklı birbirimizi besledik," diyor. Filmi yapanlar mütevazılığı bir kenara bırakmıyor. Biz de Vesikalı Yarim için Beykent Üniversitesi'ndeki etkinliği düzenleyen Prof. Dr. Oğuz Makal'a kapısını çalıyoruz. Makal, Vesikalı Yarim'in sadece imkânsız bir aşkı anlatmadığını, alttan alta toplumsal ve öznel imkânsızlıklarımızdan da söz ettiğine dikkat çekiyor ve "Bu imkânsız aşk hikâyesi bir anlamda Türkiye modernleşmesine (ya da moderleşememesine) bir göndermedir. Sanki toplumsal bir öyküdür, filmin melodramdan trajediye kayan ama farklı bir gerçekçiliğe götüren teması hâlâ belleklerimizde korunur," diyor.
(Filmin DVD'si de bulunuyor)
Haberin fotoğrafları