kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

'Öteki' vesikalıkların kişisel sergisi

Adalet Cingöz
21.02.2009
Nâzım Hikmet Richard Dikbaş'ın Henüz İyi Yönlerimi Görmediniz sergisi, Galeri Splendid'de açıldı. Sanatçı, sergisinin açılışından sonra Beat Kulüp'te DJ'lik de yaparak herkesi coşturdu..
Galeri Splendid'de ne zaman bir sergiye gitsem, kendimi Köln'de, ya da Avrupa'nın bir başka şehrinde bir galeriyi geziyormuşum gibi hissediyorum. Bu hissim galerinin dik merdivenlerini inip İstiklal Caddesi'ne çıkan sokaklardan birine sapınca dağılıveriyor. Önceki gece yine öyle oldu. Nâzım Hikmet Richard Dikbaş'ın Henüz İyi Yönlerimi Görmediniz başlıklı sergisi, pek intizamlı bir sergi olmuş. Boyaya rağbet etmeyen Dikbaş, çizimleri, yanı başlarında onlara eşlik eden kurşunkalem notları ve pirinç levha üzerine yazdığı yazılarla fazla tasarımsal bir atmosfer yaratmış. Arananlar, katiller, askerler, sıradan insanlar, aktivistler, bu atmosferin, ümitsiz ve karanlık anti-kahramanları. Dikbaş, her bir desenine seçtiği ayrı bir çerçeveyle boyadan kurtardığı gibi resmi bildik formatlardan da kurtarma yoluna gitmiş. Çerçeve de çizimin kendisi kadar bir ifade aracına dönüşmüş. Sergide en çok G- 8 karşıtı Genova küreselleşme karşıtı eylemlerden bir kadın protestocu figürü beğendim. Nevhiz Tanyeli'yi anmadan edemedim bu figürün karşısında... Ressam Nevhiz Tanyeli, bir süredir Paris'te yaşıyor. Dikbaş'ın bu resmi karşısında, Tanyeli'nin çok daha az hijyenik, gerçekten karanlık ve ümitsiz anti/kahramanlarını ne kadar özlediğimi fark ettim.

O HEM SANATÇI, HEM DE DJ
Pirinç levhalardan tam girişte yer alan bir tanesinde şöyle yazıyordu: "Duyurucuya gerek kalmadı artık, anadilinde kitap okumuyordu. Her okuduğu ona yapma, zorlama, hatta yanlış geliyordu..." Sergiden çıkıp da İstiklal Caddesi'nde yürümeye başladığımda sergiye ilişkin en çok bu satırlar aklımda kaldı. Ta ki sanatçının kendisinin DJ'lik yaptığı sergi açılışı sonrası Beat Kulüp'te verilen partide Nick Lowe'dan I Love the Sound of a Breaking Glass parçası çalışına kadar... Bu parçanın pop tarihinde bugüne kadar yapılmış en kavramsal parça olduğuna ve Nazım Dikbaş'ın incelikli bir DJ olduğuna karar verdim. Tüm bu kararları verirken partide dans eden herkese çarptım. Yasemin Özcan Kaya'ya, Canan Şenol'a, Derya Demir'e, Esra Sarıgedik'e, Murat Tosyalı'ya... Ertesi gün, Tomur Atagök'le bir kahve içtim. Atagök, Mart ayında üç sergiye birden hazırlanıyor. Bir yandan da Resim ve Heykel müzesinin ilk sergisini tekrar düzenlemek için koşturuyor. Bu çok heyecan verici bir proje. 1937 yılında açılan sergi tekrar o günün envanteriyle birlikte sergilenecek... Resim ve Heykel Müzesi bir an önce aktif bir hale gelmeli. O depolarda kimler tüm zor koşullara rağmen seyirlik kalabildi, merak ediyorum doğrusu... Kulislerden bir iki sıcak satır başı daha: M a c A r t G a l - lery ve Galeri A r t i s t , geçen günlerde Sotheby's üst düzey yetkilisi Ali Can Ertuğ'un ressam Ömer Uluç'un eserleri üzerinden müzayede ve galeri dünyası hakkında yaptığı açıklamalar nedeniyle hukuki yollara başvurarak tazminat davası açmaya hazırlanıyormuş. Öte yandan, Haldun ve Megi Dostoğlu idaresindeki Galeri Nev Mısır Apartımanı ise 'yoğun talep' üzerine, genç sanatçı Nermin Er'in büyük ses getiren kişisel sergisini bu kez Mısır Apartımanı'ndan Galeri Nev Maçka'ya taşıyacakmış! Zannediyorum ki bunun da sanat tarihimizde bir 'ilk' olma olasılığı çok yüksek...