kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Aralık 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Çetin Altan, Yaşar Kemal, Alaeddin Yavaşça ve Turgut Cansever için...

Bodrum'da 700 yaşında olduğu tahmin edilen bir zeytin ağacı vardı Gündoğan sahilinde.
Sabahları denize girip çıkan, akşamları da siyaset tartışan bizleri seyreder ve herhalde "Ben sizin gibi nicelerini gördüm" derdi.
12 Eylül askeri müdahalesi ertesinde Avrupalı konukların da bulunduğu bir grupla, Mavi Yolculuk yapıyorduk.
Fethiye dolaylarındaki bir antik kente yolumuz düştü.
Gruptakiler bana "Burada ne olmuş anlatsana bize" dediler.
Yolculuk boyunca Herodot Tarihi okuduğum için, bu kıyılarda olup bitenleri mutlaka bildiğimi düşünüyorlardı.
Ben de o antik kentin öyküsünü anlatmaya başladım onlara:
- Burada bir konsül Ferros varmış. Ancak general Kozmos'la arası açılmış. Sonunda Kozmos darbe yapmış,
dedim.
Gruptakiler anlattıklarımı dikkatle dinliyorlardı.
Dayanamayıp güldüm,
- Bir düşünün. Ferros Demirel, Kozmos da Evren değil mi, dedim.
Güncel olayları ve özellikle kavgaları izlerken, hep Gündoğan'da bizi seyreden 700 yaşındaki zeytin ağacını düşünürüm.

Herkes öfkeli
Yüksek yargıdaki karşılıklı açıklamalar üzerine dün yine herkes büyük açıklamalar yapıyordu:
- Bu yargı krizidir...
- Artık kimse neye güveneceğini bilmiyor...
- Bu ortamda seçimlere gölge düşer...
Bırakın 700 yaşındaki zeytin ağacını, 82 yaşındaki basın çınarı Çetin Altan bile kim bilir hangi ruh haleti içinde izliyordur günceli?
Dün bunun ipuçlarını Milliyet'teki köşesinde şöyle vermişti:
"Uzay çağı bir küreselleşme süreci...
Küresel ekonomik krize gelince.
İnsanlar, yerel politikacıların ve bürokratların hangi lüksleri ve savurganlıkları yüzünden, "açlık sınırlarının altında yaşamak" ve "soğuklarda ısınmaktan yoksun kalmak" durumuna düşüyorlar? Bu sorunun yanıtı, tüm insanlığın ortak bilincinde alevleninceye dek; sürecektir bu kriz, hiç kuşkunuz olmaya...
Ola ki, 40 - 50 yıl sonra şu satırlara, gözü kazara değerse bir meraklının; bendeniz için:
- Ya dangalağın tekiymiş, diyecektir; ya da haklıymış..."
Çetin Altan'ın Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü" nü aldığını öğrenince, O'nunla birlikte geçen yılları, yaşadıklarımızı, ortak sevinçlerimizi, kederlerimizi düşündüm.
Çetin Altan'ı tanımamın üzerinden 40 yıl geçti.
Ve bugün ben onun için "Haklıymış" diyebiliyorum.

Yaşar Kemal
Geçenlerde de Yaşar Kemal, Alaeddin Yavaşça ve Turgut Cansever Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri'ni alırlarken, aynı duygular kaplamıştı içimi.
Yaşar Kemal'in ödül konuşmasının özellikle şu bölümünde kendimi bulmuştum:
- Benim maceralarım insanın gizemini vermek içindi. Düş gücüne gelince, bugün de sonsuz düşler kuruyorum. Düş gücünü yitiren insanın hiçbir umudu kalmaz. Umut, düş gücünün yarattığı ve insanoğlunun sahip olduğu en büyük değerlerden biridir.
Pazar akşamı da Alaeddin Yavaşça ile, birlikte Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın evindeki fasla katılıyorduk.
Hepimizin dudağında Yavaşça'nın "Başka söz söylemem aşktan yana ben" şarkısı vardı.
Ne dersiniz?
Bizim şarkımızı öfkeler ve tepkiler mi, yoksa sevgiler ve birliktelikler mi şekillendirecek?