kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Aralık 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Utanç verici bir şey!

21'inci yüzyıl.
Geçmişindeki imparatorluğa herkesin işine gelen kısmından kendini mirasçı sayıp, işine gelmeyince mirasçı saymadığı bir devlet ile memleket.
Adı üstünde, bir Cumhuriyet.
Kâğıt üstünde, "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve diğer sebeplerle ayrım gözetilmeksizin eşit".
Bu memleketin, hem de "cumhuriyetçi, sosyal demokrat partisi"nin, hem de "İzmir" Milletvekili, memleketin Cumhurbaşkanı'nın "etnik kökeni"ni kurcalıyor.
Ve daha da utanç verici olanı...
"İmparatorluk mirası, herkes şöyle de böyle, eşit de meşit" dese dahi...
O Cumhurbaşkanı...
Ne miras, ne mirasçı, ne eşitlik, ne cumhuriyet, ne demokrasi, ne insan hakkı...
Hemencecik "kendi etnik kökeni"ni açıklamaya soyunuyor.
Sözde eşitlikten bahsederken, "Ailem Müslüman Türk" diye, üstün bir köken ve kimliği herkesin burnuna uzatıyor.

Çankaya sentezi
"Irkçı bir milletvekili" çıkabilir...
Tabii ki, "Cumhurbaşkanının etnik kökenini cimcikleyen" kadın milletvekilinin "cumhuriyetçi sosyal demokrat bir parti"de çıkması utanç vericidir ama...
Artık bundan daha da utanç verici olanı, Cumhurbaşkanı'nın "kendi etnik kökeni"ni ilan etme ihtiyacı.
Buna hiç sıkılmadan gerek duyması.
Bunu cümle âleme ilan etmesi.
Ve bu "saf, temiz, üstün köken ve kimlik"in, "Müslüman Türk" senteziyle, "Cumhuriyet"in en üst makamından beyanı.
Zaten başı dönmüş, bir yığın adaletsizlik, eşitsizlik, ayrımcılık, zümrecilik, imtiyaz, üstünlük, aşağılama, dışlama, küçümseme, gizli ve açık ırkçılık, yalancılık, inkârcılıkla onuru ve omur iliği zedelenmiş "Cumhuriyet"in en üst mekânından!

Zombi savaşı
Cumhurbaşkanı "etnik, dini köken" açıklama peşinde.
Sosyal demokrat parti milletvekili kafatası ölçme, mezar açma peşinde.
Eski komutanlar kim şarap içer kim içmez diye birbirini süngülemekte.
"Şarap kriteri" koyan komutanlara karşı "özgürlükleri savunduğu" sanılan dernekler, "Allah'ın haram ettiği yasaklanmış bir fiil"den bahsetmekte.
Kafayı da değil; kafatasını yemiş bir hal ve gidiş bu.
Tarihten ders değil, zombi çıkaran bir vampirlik.
Birlik ve beraberlik palavrasının arkasında paramparça bir ruh.
Geçmişiyle yüzleşmekten korkan ama birbirinin muhtemel geçmişine ve geçmemişine küfür kıyamet.
Aşağılanmalara karşı sarılabildiği tek dal başkasını aşağılama olan bir utanmazlık.
Elini zar zor tuttuğunda, şiddet dilinden akan, dilini tuttuğunda paçasından hiddet akan, paçasını bağladığında kalbi şirret kokan lanet bir çürümüşlük.

Tashihi tarih
Mirasçıya, mirassıza, cimcikçiye, aile kökencisine şunu hatırlatmalı.
Burası sadece, etnik, dini kökenlerin birbirine karıştığı, renklerin renkten renge girdiği, Saray'ın devşirmelerle dolduğu, "Müslüman Türk" padişahların analarının, ninelerinin, dolayısıyla babalarının, kendilerinin de "karışık köken"den geldiği bir "İmparatorluk" değildi.
Burası sadece aynı etnik, dini karmaşaların yaşandığı Balkanlardan, Kafkaslardan, Orta Asya'dan, Ege'den, Ortadoğu'dan göç, tehcir, savaş ve mübadelelerle nüfus hareketleri ve katliamlar, kıyımlar, kırımlar, karışımlar yaşamış topraklar da değildi.
Burası, geçtiği yollarda binbir ırkla da karışmış "Selçuklu"nun, insanlık tarihi için "henüz" denebilecek bir süre önce, 937 yıl önce kılıç attığı bir Anadolu.
Burada, orada, binlerce yıldır, o kökenden şu kökenden de insanlar vardı ve "Kötü haber" şu: Yendiği Bizans imparatorunu bile bağışlayıp İstanbul'a sağ gönderen Alp Arslan ve "Türk" boyları, şimdi aramızda bulunan herkesin "aile kökeni"ni yanlarında taşımış olamaz!
Cumhurbaşkanı'na (ve etnik engizisyon yapan Arıtman'a) özel bir "kötü haber" de şu:
Kökeninizin kökeninin kökeni, bir yerden önce, kesinlikle "Müslüman Türk" olamaz:
En azından, ilk Türk boylarının İslam'ı kabulünden evvelki, Milattan Sonra 900'lerden önceki "aile"niz!
Daha da geriye gitmezseniz!

Herkes sıraya
Canan Hanım ile Abdullah Bey, bir "cadı avı, engizisyon, kafatası devri"ni tescil ettiler. Başbakan, Genelkurmay Başkanı, tüm parti liderleri, milletvekili ve bakanlar... hepsi sıraya girsin!
Bu devirde, adı cumhuriyet olan demokratik hukuk devletinde, çok utanç verici bir şey!