kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Aralık 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MAHMUT ÖVÜR

CHP bu kurultayı niye yaptı?

CHP'nin bir güne sığdırdığı 14'üncü Olağanüstü Program ve Tüzük Kurultayı beklentilerin aksine hiçbir "açılım" yapmadan bitti.
Aslında bu son şaşırtıcı değil. Her kurultay öncesi CHP tabanı hem program düzeyinde yeni bir açılımın yapılacağı, hem de yaşlı kadroların değişeceği umuduna kapılıyor ama hiçbiri olmayınca da kös kös evine dönüyor.
Doğrusu CHP tabanı ya da onu temsil eden CHP delegesi bu tavrı hak ediyor.
Kurultaydan bir gün önce gittiğimiz Ankara'da birçok otelin lobisi tıklım tıklım CHP'lilerle dolu.
Sadece delegeler değil, yerel seçim olduğu için belediye başkanları, başkan adayları, meclis üyesi olmak isteyenler kısaca bir beklentisi olan herkes orada.
Kulislerde gece yarılarına kadar program ve tüzük değil, kimin nereye aday olacağı konuşuluyor.
Düşünsenize bir "sosyal demokrat parti" program ve tüzük değiştiriyor ama konuştuğum onlarca delegeden bir teki bile programı okumamış, tüzük değişikliği hakkında bilgi sahibi değil...
Bir CHP delegesiyle aramızda şöyle bir konuşma geçiyor:
- Program ve tüzük taslağı size gönderildi mi?
- Hayır.
- Peki, burada neye oy vereceksin?
- Ne istiyorlarsa ona.
Şaşırmıyorum ama şu soruyu da sormadan edemiyorum: Seçim sürecinde Türkiye'nin dört bir yanından onlarca insan buraya neden çağrıldı? Sorunun cevabı kısa oluyor:
- Hiç...
Kafamda yankılanan bu "hiç..." yanıtıyla kongrenin yapıldığı salona giriyorum. Salon tıklım tıklım dolu... Bir süre salonu izliyorum. O kelli ferli siyasi simaların, sıradan delegelerin tek bir amacı olduğunu görüyorum: Yukarıdakilere "görünmek..." O yukarıdakiler ki böyle dönemlerde her biri bir "imparator" edasında.
Aday adayları ve delegeler, onlara görünerek bir yerlere "tutunma" hesapları yaparken, parti imparatorları, program ve tüzük değişikliğini seçim sürecine denk düşürerek "bir taşla iki kuş" vurdu.
Yani hem delegeleri kendilerine mahkûm bıraktılar, hem de seçim sonrası yönetimi garanti ettiler...
Kongre salonundan erken ayrılırken, geride "Kürt açılımı" ya da sosyal demokrat parti özlemi taşıyanların asık suratları kaldı.
Bir de siyaseten şu sonuç:
"CHP'nin merkez sağa açılımı, partinin örgütlenme modeliyle de tamamlanmış oldu."