kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Aralık 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

CHP benzer açılımları 1950'de de yaptı ama iktidarı kaptırdı

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
07.12.2008
Tarihçi Ayşe Hür: "CHP, bugün olduğu gibi 1950 öncesinde de söylemlerini esnetti. 1947 bu açıdan bir dönüm noktasıdır. Hatta hacca gidenlere hükümet döviz bile verdi. Ama iktidarı Demokrat Parti'ye kaptırdı"..
CHP lideri Deniz Baykal'ın son dönemdeki çıkışları hayli ilginç. İlk önce çarşaf açılımı... Sonra bu çarşaf açılımına yönelik parti içindeki eleştirilere karşı "Tek parti dönemine mi dönelim" dedi. Baykal'ın çok önemsenmesi gereken kek parti dönemi eleştirisi parti içinde "reddi miras yapıyor" diye tepki de çekti. Peki gerçekten Baykal reddi miras mı yapıyor? Çarşaf açılımının CHP tarihinde daha önce örneği var mıydı? Partinin çarşafa tavrı Cumhuriyet'in ilk yıllarında nasıldı? Türban ne zaman ortaya çıktı? Sosyal olarak çarşafla türban arasındaki fark? Bu soruları Türkiye'nin sayılı ve önemli kadın tarihçilerinden Ayşe Hür'e sorduk.

* CHP'nin tarihindeki çarşaf tavrı nasıl anlatılabilir? Cumhuriyet'in ilk yıllarında CHP'den ziyade Atatürk'ün tavırlarından söz etmek gerekir. Çünkü Cumhuriyet'in ilk yıllarına damgasını vuran, kurucu ve modernleştirici baba figürüyle Atatürk'ün konuşmaları, söylevleridir. Ancak her ne kadar Atatürk 1918'de günlüğüne "Kadın meselesinde cesur olalım. Vesveseyi bırakalım, açılsınlar" diye yazmışsa da üstüne pek gitmemiştir.

* Neden? Çünkü köyde, kasabada, din kadar kuvvetli şeyin ırz, namus kavramı olduğunu, namus deyince de akla kadının geldiğini iyi biliyordu. Bu nedenle, kadının modernleştirilmesi işini zamana bıraktı. Kadının modernleşmesi denince de akla ilk gelen kıyafet oldu. Özellikle de baş giyimi. Çünkü kapalı baş, eskiyi, muhafazakârlığı, doğululuğu ve İslami düşünceyi çağrıştırıyordu. Eski düzenle ilişkiyi kesmek denince ilk akla gelenlerden biri eski giyim tarzını terk etmekti. Ancak kadın giyimi konusunda, Şapka Kanunu gibi bir kanun çıkarılmadı, nutuklar, tamimlerle şekil verilmeye çalışıldı.

* Bu dönemde çarşaf sorunu nasıldı? Kadın giyimi konusunda devreye CHP'nin yerel örgütleri girdi. Bazı yerel yöneticiler, kadınlara peçelerini çıkarmaları için belli bir süre tanıdı. Bu süreye uymayanları cezalandıracaklarını söyleyecek kadar radikalleştiler.

* Yerel yöneticilerin bu baskısı ne kadar sürdü? İlk dönem 1928'e kadar. Bu tarihten sonra, kadınlar çarşaf ve benzeri giysilerini çıkararak hızla Batılı giysilere büründü. Yazları ipekli kumaştan yapılmış tayyör, onun üzerine pelerin, başa da arkadan sıkılan tül örtü, kışları da tayyör, üzerine de manto giyilirdi. Baş giyiminde tek tip oluşturulamadı.

* Çarşaf sorun olmaktan çıktı mı? 1930'da kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmasından sonra, çarşaf ve peçelerle oy kullananların kimliklerinin tespiti sırasında tatsız olaylar yaşandı. Bunun üzerine çarşaf yeniden gündeme geldi. 1935'te yerel yönetimler, peçe ve çarşafını çıkarmayanlara karşı sertleşti. Mersin, Trabzon, Rize, Bodrum, Adana, Antalya, Sungurlu, Zile, Konya, Afyon, Maraş'ta kadınlar çarşaflarını çıkarmaya zorlandı.

* Ama bu konuda herhangi bir kanun yoktu... Kadının giyimine yönelik düzenleme kanunlarla değil, tamimlerle yapıldı. Yerel yöneticilere ve kocalara görev veriliyor.

* Ya CHP'nin şimdiki çarşaf çıkışı? Sadece oy avcılığı mı? Öyle görünüyor. Çünkü Milli Mücadele'nin ilk yıllarını ve çok partili hayata geçerkenki kısa dönemleri saymazsak, CHP'nin geleneğinde böyle bir yaklaşımın örneği yok. Daha düne kadar başını şu veya bu şekilde bağlayan kızların üniversiteye girmemesi için elinden geleni yapan, bu konudaki her açılımı daha başından boğan CHP'nin birden çarşaflıları bağrına basması inandırıcı değil.

* CHP halka yakınlaşıyor olamaz mı? Buna CHP'lilerin kendileri de inanmış görünmüyor. Ama bu tavır giderek Cumhuriyet modernleşmesini enine boyuna eleştiriyi içerecek şekilde derinleştirilirse toplumsal gerilim hatlarımızdan birini rahatlatmakta çok işe yarar. Yani samimi olmasa bile her halükârda desteklenmesi gereken bir girişim.