kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Eylül 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Cumhuriyeti kuranlara da 'baldırı çıplak' diyorlardı

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
29.09.2008
Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi ve SABAH yazarı Hasan Bülent Kahraman: Cumhuriyeti kuran kadrolara baldırı çıplak deniyordu. Şimdi ise bu kadrolar, muhaliflerini aynı şekilde nitelendiriyor..
Bu haftaki Haftanın Sohbeti konuğu Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi ve yazar Doç.Dr. Hasan Bülent Kahraman. Kahraman'ın bir süredir üzerinde çalıştığı Türk Siyaseti'nin Yapısal Analizi kitabının ilk cildi yayımlandı. Kitapta, Türk siyasal modernleşmesi inceleniyor. Kahraman'a göre Türk siyasetinin yüz yıllık geçmişi "çevre" dediği toplum ile "merkez" dediği ordu-aydınlar-bürokrasi arasındaki iktidar çatışmasıdır. Kahraman, ordu, aydınlar ve bürokrasi arasındaki işbirliğini ise "tarihsel blok" olarak adlandırıyor. Aslında kitap bugün Türk siyasetinde yaşanan kavgaların kökenini anlatıyor. Buradan hareketle Hasan Bülent Kahraman'la siyasetin sıcak atmosferini konuştuk.

Ordu-aydınlar-bürokrasi işbirliği olarak tanımladığınız tarihsel blok şimdi varlığını nasıl sürdürüyor?
Ergenekon da, blokun yozlaşmış hali olarak devam ediyor. Cumhuriyet gazetesi, ordu ve bürokrasinin belli bir bölümünün arasındaki ittifak tarihsel blokun geriye kalmış üründür. Bu blok, bizim siyasal modernleşmemizi üreten bir ana kavramdır ama bugün toplumla zıtlaşma pahasına varlığını sürdürüyor.

Aynı blok Cumhuriyet'i kuruyor...
İkinci Meşrutiyet ve Cumhuriyet atılımlarını bu blok gerçekleştirdi. Çok olumlu dönemler. Ama 1960'dan itibaren toplumla ve siyasetle çatıştı.

DARBE ÜSTÜNE DARBE
1960 öncesi nasıldı?
Osmanlı'da bir kurul düzen mevcuttu; padişahlık, saray. Buna mukabil Anadolu'da, Balkanlar'da hareket başlatmış genç subaylar vardı. Aristokrasi nasıl karşıladı bu hareketi? Fransa'da bunlara "baldırı çıplak" denildi. Türkiye'nin modernleşmesindeki baldırı çıplaklar da İttihatçılar ve daha sonra onların içinden gelip Cumhuriyet'i kuran kadrolardı. Şimdi ne kadar gariptir ki; 88 yıl geçtikten sonra Cumhuriyeti kuran kadrolar, kendisine muhalefet eden kesimleri baldırı çıplaklar diye nitelendiriyor.

Çatışmanın şiddeti nedir?
Tarihsel blokun somutlaşmasının tarihi 1950'dir. Taşranın iktidarı almasıdır. Bunun üzerine tarihsel blok, "Eyvah iktidar elimizden gidiyor" diye darbe üstüne darbe yaptı. 1960'ta tarihsel blok, darbeyle iktidarı geri geldi. 1965'te çevre iktidarı aldı. 1971'de darbe yapıldı. Çevrinin, 1973'teki iktidarını 1980 darbesiyle tarihsel blok geri aldı. 1995'te çevre kazandı. Rövanşı 28 Şubat oldu. 2002'de e-muhtıra verilmesi bunun başka bir yansımasıdır. Türkiye'nin talihsizliği; gücü azalsa da tarihsel blokun kendisi için meşru gördüğü yollardan iktidara ele geçirme çabasıdır.

İçerdiği unsurlar anlamında Ergenekon, tarihsel bloka karşı bir operasyon mudur?
Kritik bir şey... 12 Mart 1971 darbesinden önce 9 Mart girişimi vardı. 9 Mart başarılı olsaydı daha radikal bir hamle olacaktı. Çünkü içinde daha sonra bazı kuvvet komutanlarının reddedeceği şekilde sol, hatta kimine göre Marksist bir yaklaşım barındırıyordu. Buradan baktığımız zaman Ergenekon'da yer aldığı iddia edilen komutanlar, belli ki orduyu yeni bir darbeye sürüklemek için girişimde bulunmuşlar. Hilmi Özkök'ün tavrı nedeniyle gerçekleşmemiş. Sonra bunların bir kısmı emekli oldu bir kısmı da askerler üzerindeki gücünü kaybedince, ordu dışında bir hareket örgütleme arayışına girdiler. Tarihsel blokun darbe girişimi açısından daha geriye çekildiğini ve demokrasinin temel dinamiklerini nispeten kabul ettiğini söyleyebiliriz. Ama arada e-muhtıra var.