kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

85'inci doğum günü

Bugün Türkiye'nin şenlik günü. Genç Cumhuriyet bugün 85'inci yaş gününü kutluyor.
Cumhuriyet, bu topraklarda aklın, bilimin, çağdaşlığın egemen olması yolunda en önemli mihenk taşlarından biri.
Egemenliğin kaynağının halk olmasının adı Cumhuriyet.
85 yılda yapılanlara baktığımızda kimilerinin karşı çıktığı, eleştirdiği, eksik ve yanlış bulduğu yanlar elbette vardır.
Ama Cumhuriyet, Türkiye'yi çağdaş dünyaya ve onun değerlerine yakınlaştıran bir rejimdir bu coğrafya için.
85 yılın bir değerlendirmesini yaparsak, eğitimden sanata, bilimden spora kadar çok önemli bir yol kat ettiğimizi görürüz.
Türkiye, bölgedeki diğer ülkeler gibi bir çizgiden bir çizgiye savrulmayıp Batı ittifakı içinde kendine sağlam ve güçlü bir yer edindiyse, bunda Cumhuriyet'in katkısı büyüktür. Bu, Cumhuriyet'in geçen 85 yılının mükemmel ve kusursuz olduğu anlamına gelmiyor elbette.
Bugün verdiğimiz 85'inci yıl ekinde herkes kendi alanında bu değerlendirmeyi yapıyor.
Ben bugün gelinen noktada 85 yıl içinde Cumhuriyet'in temellendirdiği demokrasiyi yeterince güçlü kılma konusunda eksiklikler yaşadığımızı söyleyebilirim.
Son 10 yılda hızla kapatmaya çalıştığımız bu açık, farklı şekillerde karşımıza çıkageldi.
Önümüzdeki dönemde de bu eksikliğin sıkıntılarını yaşayacağız.
Önemli olan 85 yılın muhasebesini iyi yapmak, eksik ve yanlışları doğru değerlendirip gelecek için ders çıkarabilmektir.
Demokrasiyle taçlandırılmış Cumhuriyet bunu yapacak güçtedir.
Bu arada, Bülent Eczacıbaşı'nın 85'inci yıl değerlendirmesi elimize geç geldiği için ekimize yetişmedi.
Bülent Bey'in değerlendirmelerini köşemden sizinle paylaşmak isterim.
Eczacıbaşı'na göre olumlu yönler:
Laik düzene geçildi- Din ve devlet işlerinin ayrılmasıyla, demokrasinin uzun dönemli önkoşulu sağlandı; Türkiye AB'ye üye olma aşamasına gelen bir ülke konumuna ulaştı, hatta bugün medeniyetler uzlaşması için dünyada en fazla ümit bağlanan model, ortaya konmuş oldu.
Eşitlik özlemi ve eğitim görme tutkusu topluma hâkim oldu- Feodal rütbelerin otorite kaynağı olmaktan çıkmasıyla, toplumda eşitlenmişlik duygusu yayıldı ve kalan diğer eşitsizlikleri de giderme özlemi güçlendi. Bu kapsamda eğitim görmek, eşitlenmenin, 'köylülükten kurtulma'nın, özellikle de devlet görevlisi olmanın en kestirme yolu olarak görüldü.
Sınır tanımayan bir girişimci ruhu gelişti- Kısıtlayıcı düzenlemeler ortadan kalktıkça, kamu bankalarının kredi desteği ile tarım kesiminden birçok kişi önce ticaret sonra da üretim alanında, her türlü fırsatı değerlendirerek yatırımlara giriştiler. Bu girişimler, bugünkü güçlü özel kesimin temelini oluşturdu.
Olumsuz etki:
Kültür ve tarih konusunda bir kopuş yaşandı- Temelinde bir iletişim aracı olan dil konusundaki aşırı reformcu tutum nedeniyle, hem dilimizin zenginliğinden uzaklaştık, hem de -aslında çok olumlu bir devrim olan- 'harf inkılabı' ile birleşince tarihimizle ve kültürümüzle bir kopuş yaşadık.