kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Birileri kollamasa böyle olur muydu

Susurluk'un kilit isimlerinden Ayhan Çarkın, önceki akşam Arena programında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
En iddialı lafı, "Bine yakın kişiyi öldürmüşümdür" oldu.
O bu sözü elbette "Devlet için kurşun atan da, yiyen de şereflidir" kapsamında söyledi.
Terörle mücadele kapsamı içine aldı.
Ama insan arşivlere bakmadan bile Çarkın ve arkadaşlarının adının karıştığı olayları hatırlayabiliyor.
Ömer Lütfü Topal cinayetinden ev baskınlarına, Perpa'dan Susurluk üçgenindeki faili meçhullere kadar.
Üstelik bunların hiçbiri gizli saklı, bilinmeyen olaylar değil.
Çarkın ve arkadaşlarının yargı önüne çıkıp şöyle bir hesap verdiği olaylar.
Ama o zaman devlet adına karar veren birileri bu olayların tam olarak üstüne gidilmesini önledi.
Bunların hesabı sorulmadığı için Ergenekon sanıkları bu kadar pervasız davranabildi.
Arkada hep onları koruyup kollayacak bir güç olduğuna inanan insanlar, eski hamam eski tas düşüncesiyle bildiklerini yapmaya devam ettiler.
Danıştay baskını, Cumhuriyet gazetesine bomba, Hrant Dink cinayeti, Malatya katliamı bu anlayışın bir sonucudur.
Susurluk'un hesabını soramayan devlet bugün körtopal Ergenekon olayının üstüne gidiyor.
Ama yine de eski defterler açılamıyor bir türlü.
16 Mart İstanbul Üniversitesi baskını zamanaşımına uğrayabiliyor mesela.
Veya Susurluk'un kilit isimlerinden biri eylemlerini televizyon ekranlarından övünerek anlatabiliyor.
Artık asıl olan geçmişin ve özellikle yakın geçmişin olaylarının üzerine gitmektir.
Susurluk'u tam olarak aydınlatmadan Ergenekon aydınlatılamaz.
Çünkü ikisinin de mantığı aynıdır.
Devletin bekası için yargı ve infaz yetkisinin silahlı kamu güçlerince tek elde toplanması.
Terörle mücadele adı altında kendilerine "düşman" gördükleri veya davalarına hizmet edeceğine inandıkları masum insanların "imha" edilmesi.
Hiçbir hukuk devletinde göremeyeceğimiz cinsten olaylar bunlar.
Düne kadar görmeye devam ettik çünkü sorumlularına kimse hesap sormadı, soramadı.
Türkiye irticacı terör teranesiyle kaosa bulanmadığı için şimdi yeniden yükselen bir PKK terörüne tanıklık ediyoruz.
Artık 1 numaraları bilmesek de, oynanan oyunu net biçimde görüyoruz.
Ama görmek yetmez.
Defterler açılmalı ve hesap sorulmalı.
Yoksa tekrar başa dönmek işten bile değil.