kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
MUHARREM SARIKAYA

"Kimsesizlerin kimsesi..."

Toprakları üzerinde yaşayan herkesin ortak referans noktası...
Mustafa Kemal Atatürk'ün deyişiyle, "Bilhassa kimsesizlerin kimsesinin" kuruluşunun yıldönümü...
Her kesimin üzerinde ittifak kurduğu Cumhuriyetin bayramı...
85'inci yıldönümü...
Bir insan için ortalama bir ömür...
Oysa 600 yıllık devletler kurmuş topraklar için henüz taze bir sürgün...
Bugün en büyük sorunu, kurucu iradesinin koyduğu "muasır medeniyet" seviyesine ulaşacağı yolda yaşıyor...
Ulaşılmak istenen muasır medeniyetle ilişki seyrinde kara sevdalılarda görülen problemi yaşıyor.
Ne terk edebiliyor, ne de düzeltebiliyor; bunalımlar içinde kıvranıyor...
Zaten muasır medeniyet de kendi derdine düşmüş; gırtlağına kadar battığı ekonomik kriz ve 'Birlik Anayasası'nı nasıl çalıştıracağı ile uğraşıyor.
Masasında birikmiş dosyaların arasına, 2015 yılına kadar ertelediği Türkiye klasörünü de çıkarmayı düşünmüyor.
İçerde de zaten 2005 yılından bu yana kenarı köşesini dolaşmakla yetinilen AB dosyası, sadece ilerleme raporunun çıktığı bu günlerde anımsanıyor.

85 yılda kat edilen yol
AB hedefinden her sapışta ortaya çıkan kötü kokular tekrar yayılıyor:
Terör, tecavüz, hırsızlık, etnik bölünme kaygısı, ekonomik kriz, işini kaybetme korkusu, vurgun, kuşatılmışlık, tehdit, toplumsal özgüvensizlik, iflas, dışlanmışlık, siyasi kapışma, kapkaç, cinayet...
Özetle, 85 yıl sonra gelinen nokta:
Şüphe, korku, kaygı, endişe, paranoya...
Uzağa gitmeye gerek yok dört yıl önceki Türkiye bu değildi.
AB hedefinde çok daha ileri adımlar atılacağına yönelik toplumsal beklenti ve özgüven daha güçlüydü.
Her yeri saran gelecek kaygısının kara kâbusu da ortadan kalkmıştı.
Oysa bugün öyle mi?

Bayram mesajları
Olmadığı devletin zirvesinden ve siyasi parti liderlerinden gelen bayram mesajlarında da görülüyor.
Zaten Türkiye'nin o dönemki sorununun ne olduğunu anlamak için liderlerin bayram mesajlarına bakmak yeterli.
Aynen dün olduğu gibi...
Başbakan Erdoğan'ın mesajından başlayalım...
İlk büyük bölümü, "terör, kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere karşı daha dikkatli olunması ve aziz milletin gerekli cevabı vereceğine" olan beklenti...
Bir de siyasi ve ekonomik istikrar...
Ana muhalefet CHP'nin lideri Deniz Baykal'ın mesajının ana teması da farklı değil.
CHP lideri ayrıca mesajında tüm kaygıları da sıralamış; "cumhuriyet, laiklik, Atatürk, din, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Alevi, Sünni hepsi bizim" diyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli de aynı kaygıları mesajında sıralıyor.
DSP lideri Zeki Sezer başta olmak üzere Meclis'te temsil edilen diğer parti liderleri de benzer kuşkularını kayda geçiriyor.

Gelinen nokta
Ancak ne hikmetse herkesin ortak referans noktası olması gereken cumhuriyetin değerleri üzerinde bir uzlaşı sağlanamıyor.
Her parti kendisine göre bir kerteriz alıyor; biri diğerine destek vermekten kaçınıyor.
Ortak proje üretip sorunu birlikte çözmek bir yana, üretilenler de çabuk tüketiliyor.
Ortak hedefler konusunda üretilen çözüme muhalefet etmek siyasi kâr sayılıyor.
Sonuçta "kimsesizlerin kimsesi", 85 yılın ardından kimsesizlerin arasına itilmeye çalışılıyor.
Kutlu olsun...