kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
8 Eylül 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Askerin sivil açılımından dersler

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, daha göreve başlamadan çok önce, izleyeceği yol haritası için "kurmay planlaması" yaptığı anlaşılıyor. TSK adına Kandıra Cezaevi'ndeki eski komutanların ziyaret edilmesi, DiyarbakırVan temasları, sivil toplum diyaloğu ve muhtemelen medyaya yönelik yeni açılımlar.
Org. Başbuğ ve komutanların, terörle mücadelenin etkin biçimde yürütüldüğü bölge illerindeki mesajlarının ekonomik yönünü analiz etmek ve perde arkasını aralamak için ağustos ayındaki konuşmalarını anımsamak gerekiyor. Hatta bir adım ileri giderek komutan duruşu ile bölge halkının duruşunu karşılaştırmalı olarak analiz etmekte sayısız fayda görünüyor.
Örneğin, 27 Ağustos'ta Kara Kuvvetleri Komutanlığı devirteslim töreninde Org. Başbuğ, terör örgütüne katılımları şöyle izah ediyordu:
- "Katılımın ana nedenleri, örgütün propaganda faaliyetleriyle bazı kişileri kandırması, bu kişilerin işsiz olmalarını istismar etmesi ve örgüte katılmaları için onları zorlamasıdır!"
Oysa Diyarbakır'da Org. Başbuğ ile g örüşme fırsatı bulan çoğunluğu işadamlarından oluşan sivil toplum temsilcileri, Paşa'nın teşhisini doğru ama eksik bulduklarını hissettirdiler. Dediler ki, "Bölgenin gelişimi adına sadece ekonomik çözüm önerileri yetmez. Şu anda aidiyet sorunu yaşanıyor. Çünkü şehirdeki çocuğun amcasının oğlu dağda. O kişi akrabası, iyi tanıyor. Onun hakkındaki yorumları duydukça ikilemde kalıyor. Neticede örgüttekilerin büyük kısmı bölge insanı. 'Tek terörist kalmayıncaya kadar öldüreceğiz' demek yeterli değil. Dağdan indirme söylemi de olmalı. Dar kapsamlı pişmanlık yasasıyla insanları dağdan indiremezsiniz."
- Org. Başbuğ, "Terörle mücadele devlet tarafından güvenlik, ekonomi, sosyokültürel, psikolojik harekât ve uluslar arası alanda koordineli olarak yürütülen faaliyettir. Türkiye'nin terörle mücadelesinin bugünlere kadar uzamasının bir nedeni de bu beş alandaki faaliyetin eşzamanlı ve koordineli yürütülememesidir" dedi.
Oysa Kandıra ziyaretini öğrenen Başbakan Erdoğan'ın, "Bu nasıl iş? Bu ülkeyi nasıl yöneteceğiz? Birbirimize nasıl güveneceğiz?" dediğini duyanlar var. Devletin zirvesi, ülkenin hayati sorunlarına odaklanırken "güven bunalımı" yaşamamalı. Bu haftaki terör zirvesinde dağdakilerin indirilmesi ve örgüte katılımın önüne geçilmesini sağlayacak önlemlerin görüşülecek olması bu açıdan önemli.
- İşadamları komutanlara, "Diyarbakır'ın bölgenin merkezi olmaktan çıkarılacağı yönünde kaygılar var. Örneğin Diyarbakır, askeri havalimanı olduğu için uluslararası uçuşlara kapalı" dediler.
Org. Başbuğ, bölgedeki psikolojik barajı gösteren bilgi karşısında, "Demek ki biz de bu işlerin içinde olacağız artık" diyerek çözüm sürecine aktif katkı sağlayacağını gösterdi.
- Genelkurmay Başkanı, "Oturalım konuşalım. Ama üniter devlet, ulus devlet ve laik devletten ödün vermeyiz" derken sivil toplumun, "Bölgeye yeni gelen komutanlar bizimle hiçbir konuda görüşmüyor. Duvarları yükselten, halkla ilişkileri kesen bir Ordu manzarası var" yakınması ile karşılaştı.
"Bölge halkının desteğini kaybeden ve katılımları sağlayamayan terör örgütlerinin uzun süre ayakta kalmaları mümkün değildir" görüşündeki Org. Başbuğ ise "Diyalog gerekli, sizlerle temas halinde olacağız" dedi. Ama nasıl bir mekanizma düşündüğünü açıklamadı.
- Org. Başbuğ her fırsatta, "Terörist ile bölge halkının ayırt edilmesi, mücadelenin hukuk düzeni içinde yürütülmesi ve bölge halkının tam desteğinin güvenlik kuvvetlerinin yanında yer alması hayatidir" hatırlatması yaparken, yöredeki iş dünyası temsilcileri küçük gibi görünen ama sonuca etki eden başka ayrıntıları dile getirdiler:
"Silahlı kuvvetler bölgeden alım yapmıyor. 'Erzaka zehir katılacak' iddiası yayılıyor. Aslında bu iddia, bölge dışından silahlı kuvvetlere mal satanların çıkardığı bir dedikodu. Biz de diyoruz ki 'Askerler alımı bu bölgeden yapsın, teminatı biziz. Ayrıca bir askeri fabrika bölgeye nakledilebilir veya yeni fabrika kurulabilir. Askeri de olsa fabrikanın etrafında küçük sanayi gelişir."
- Bu manzara karşısında, "AB reform sürecinin, hükümetin GAP Eylem Planı'nın, TRT'de başlayacak Kürtçe yayınların, askerin sivil arayışlara öncelik vermesinin" terörle mücadeleyi kritik bir dönüm noktasına getirdiğini, tarihi fırsatlar sunduğunu söyleyebiliriz.