kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
SİNAN AKYÜZ
Kadınlar&erkekler&ilişkiler

Kadın neden evde kalır?

Hemencecik yazayım. Koca bulup evde oturan kadından bahsetmiyorum. Evde oturup koca yolu gözlemekten dolayı ot gibi kuruyup sararan kadından bahsediyorum... Halk arasında bu tip kadınlara 'Kız kurusu!' dense de, ben bu kadınlara 'Çıra kurusu kadın!' diyorum. Çünkü otuzundan sonra küçük bir aşk kıvılcımında bile kor kor yanarlar. Hatta onları bir çuval odun erkeğin içine atsan maazallah adamları küle çevirirler. Halbuki şimdinin çıra kurusu kadınları zamanında 'o biçim!' kızdı. Güzellikleriyle yedi düvele nam salıp, yedi erkeği aynı anda it gibi peşlerinden koştururlardı. Ama gün oldu, harman oldu. Gün geldi, devran değişti! Yedi düvele nam salan kadın, otuz beş yaşından sonra nalını düşürdü! Peki, o yaştan sonra 'koca!' nalını düşüren kadına ne oldu?

PAMUKÇU KIZ
Doğrusunu söylemek gerekirse bir şey olduğu yok! Sadece 'yaya!' kaldılar. Hatta eşe dosta "Bana bir koca bulun!" haberini salıp, gelecek haberi beklemeye koyuldular. Hazır onlar şimdi gelecek olan haberi umutsuzca beklemeye koyulmuşken, ben de bildiklerimi yazayım. Henüz 'koca!' umudunu yitirmemiş yeni yetme kızcağızlara şu kısa hikayeyi anlatayım: Vakti zamanında kızcağızın birisini pamuk tarlasına götürmüşler. Kızın koluna küçük bir hasır sepet takıp demişler ki; "En güzel pamuğu bulup bize getir!" Kız, başını kaldırıp uçsuz bucaksız görünen pamuk tarlasına bakmış. Kendi kendine şöyle söylenmiş: "Bu kadar çok pamuğun içinde en güzelini seçmekte zorlanmayacağım!" Derken kızcağız güle oynaya, hoplaya zıplaya pamuk tarlasına dalmış. En güzel pamuklardan birini gördüğü halde koparıp sepetine atmamış. Çünkü kız o anda şöyle düşünmüş: "Ya tarlanın ilerisinde daha güzel pamuğu bulursam ne yaparım?" Kız bu fikirden sonra önüne çıkan hiçbir pamuğu toplamamış. Ama sonrasında bir de bakmış ki, hiç pamuk toplamadan tarlanın sonuna kadar gelmiş. Sepeti boş, boynu bükük geri dönmüş.

AYAĞI BÜYÜK!
Şimdi bu hikayeyi neden mi anlattım size? Çünkü çıra kurusu kadının hikayesini her zaman pamukçu kızın hikayesine benzetirim. Vakti zamanında önüne çıkan her fırsatı 'taze beden!'inin çekiciliğiyle geriye püskürten kadın, kendisini istemeye gelen adamcağızın kapı önünde duran ayakkabısına bakıp, kıkır kıkır gülerdi. Arkasından da ayakkabıyı evdeki diğer ahaliye gösterip şu espriyi patlatırdı: "Ayakkabısına bak! Sanki çocuk mezarı! Ben, bu koca ayaklı adama varmam. Gönlüme prangalar vurmam!" Halbuki o gün bu sözü söyleyen kadın nereden bilsin ki bahtına prangalar vuracağını. 'Koca!' ayaklı bir adam için bile çıra gibi yanıp tutuşacağını.