kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Temmuz 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
SİNAN AKYÜZ
Kadınlar&erkekler&ilişkiler

Bir kavanoz bal yerine...

Aşk böyle bir şey işte! Kapını ilk çaldığı zaman elinde 'bir kavanoz bal!'la gelir. Kapını son kez çaldığında ise 'bir kavanoz b.ku!' başından aşağıya döker gider. Herhalde bilmeyeniniz yoktur. Olay günlerdir Türk basınında yazılıp çiziliyor. Türkiye; çağdaş seyyah Sevan Nişanyan'ın bir kavanoz b.ku, eşi Müjde Nişanyan'ın başından aşağıya nasıl boşalttığını konuşuyor. Bu arada kimi feministler de sadece konuşmakla yetinmeyip, sinirden kirli tırnaklarını yiyorlar. Onlar, adamcağızın yazı yazdığı gazeteye ve ders verdiği üniversiteye kendi akıllarınca baskı yapıp onu işten attırmaya çalışıyorlar. 2004 yılında 'İnsan Hakları Derneği' tarafından 'özgür düşünce!' ödülüne layık görülen Nişanyan'ın kazanılmış haklarını böylelikle gasp ediyorlar. Bunu da hiç utanmadan 'kadın hakları!' adına yapıyorlar. Bu akılsız davranışlarından dolayı da feminist geçinen bu 'dişi kabadayı!'lara bir çift sözüm olacak. O sözüm de aynen şu olacak: "Elin kadını Ay'a çıktı. Siz hala Mor Çatı'nızın altında küflenmediniz mi?"

KÜÇÜK (MOK!)LAR KİTABI!
Bu yazıda iki çift sözüm de Sevan Nişanyan'a olacak... Tamam. Ben de şu gerçeği kabul ediyorum: "Birine derin bir nefret duymak, insanı başka alanlarda yaratıcı kılar!" Karı-koca olarak aranızda geçen olayları hiçbirimiz elbette bilemeyiz. Bu yüzden de iş olsun diye boş yere yorum yapamayız. Ama kafamı kurcalayan bir soru var ki, o da şu: "Üç çocuğunuzun annesi olan kadına karşı ortaya koyduğunuz eylem sizce fazlaca yaratıcı bir fikir değil mi?" Ayrıca bu tatsız olaydan sonra 'Küçük Oteller Kitabı'nın içine edip, bu kitabı bütün okuyucularınızın gözünde 'Küçük (Mok!)lar Kitabı!'na çevirmediniz mi?

SON SÖZÜM DE...
Evet. Son sözüm de Müjde Nişanyan'a olacak... Bence şöyle bir gerçek var. O gerçeği de şöyle dile getireceğim: "Başımıza gelen bir olayda her zaman bir parça da olsa suçumuz vardır. Ne yazık ki bu suçumuzda da her zaman bir parça akılsızlığımız vardır." Şayet bu söylemiş olduğum sözün gerçekliğinden yola çıkarsak, bu olaydan sonra Müjde Hanım'ın kendisine sorması gereken esas soru şu olmalı bence: "Başımdan aşağıya dökülen bir kavanoz b.ka benim katkım ne acaba?" Müjde Hanım, adım gibi eminim ki bu soruyu kendisine çoktan sormuştur bile. Peki, bunu nereden mi biliyorum? Biliyorum; çünkü insanoğlunun aklı başında olduğu tek an boşanma davası açmak için mahkemeye gittiği andır.