kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Yasmin Erbil 13 yaşında. "Babam hep çok komiktir, bizi güldürür," diyor: "Üzüntülü yüzünü göstermez çünkü üzülmemizi istemez." Sezin Erbil 25 yaşında. Psikoloji mastırı yapmak istiyor. Bilkent mezunu. Ali Sadi iki yaşında. Mehmet Ali Erbil gülerek bana, "Meme hastasıdır yalnız, ona göre," diyor.

Çamaşırlarımı annem değil komşumuz yıkardı!

- Kaç yaşındasınız?
- M.A.E:
51.

- Sezin kaç yaşında?
- M.A.E:
25 oldu! Yasmin 13, bir de 2006 modelimiz var. Evin eğlencesi o şimdi.

- Babanıza, annenizin ikinci eşine, hâlâ bir öfke var mı içinizde?
- M.A.E:
Anneme karşı sevgimi tam, içimden gösterememek, hissedememek, o kaldı açıkçası. O kopukluk, o şeyler, o günkü koşullar...

- Anneniz hayatta mı?
- M.A.E:
Tabii görüşüyoruz. Geliyor arada ama mesela yeni torunu oldu, iki kere gördü. Yasmin'i bile toplasan dört kere görmüştür. Hayatını hep koca tarafına yönlendirdi. Şu da var, onların aşkıydı, kötü bir örnek değil...

- Annenize karşı sevginizi tam hissedemediğinizi söylüyorsunuz. Kadınlara güvenebiliyor musunuz? Dört kez de siz ayrıldınız.
- M.A.E:
Sanmıyorum, bilinçaltımda öyle bir şey olsun. İntikam gibi bir şey yok.
- Sezin E: Babam çok ağlar...
- M.A.E: Sevgi yokluğumu içimdeki enerjiyle doldurdum diyebilirim yani. Keşke annem hep yanımda olsaydı. Kucak kucağa olsaydık. Onu çok sevseydim, devamlı yanımda olsaydı, bunun eksikliğini hâlâ hissediyorum.

- Hâlâ fırsat var ama?
- M.A.E:
Yok, artık çok geç yani.

- Neden yatılı okudunuz? İkinci baba istemiyor muydu sizi?
- M.A.E:
Evet. Üvey baba yanında istemiyor, ne yapılacak, yatılı okula verilecek. En uygun yer de konservatuvar. Baba tiyatrocu, teyze balerin. Ağabeyimle ikimiz, birlikte girdik sınava. Ağabeyim kazanamadı. Ankara'da konservatuvara gidiyorum. Annem ve üvey babam da Ankara'da oturuyorlar. Hafta sonu bile onlarda kalamıyorum. Evci çıkıyorsun ama adam istemiyor. Çok mu yaramazım, hayır, annemden kıskandığını düşünüyorum. Bu yüzden istemiyor. Yatılı okulda okuyorum, düşünsene Tuluhan, deterjan alıyordum, çamaşırları annem değil, komşumuz yıkıyordu.

- Babanız?
- M.A.E:
Babam o sıralarda İstanbul'da.

- Hiç dertleşmez miydiniz?
- M.A.E:
Ne dertleşmesi. Yani çamaşırlarınız bile yıkanmıyor.

- Peki diğer kardeşlerle ilişki nasıldı?
- M.A.E:
Abimle ikimiz yine iyi kurtardık. Şu önemli; çok hareketli, enerjik, hiperaktif bir insanım. Çok sosyaldim küçüklüğümde de. Bütün bunlar belki farklı farklı sevgilere yönelmeme sebep oldu. Aile gibiyim izleyicilerimle. Yani tüm olumsuzlukları ve sevgisizlikleri işimi çok severek kapattım. Çocuklarıma kendi alamadığım sevgiyi vermeye çabalıyorum. Benim için tek ilke, sevgiyi sonuna kadar göstermek. Çocuğun en çok ihtiyacı olan şey sevgiyi hissetmek. Bu bir yaşında da böyle 50 yaşında da. Her şeyden de daha önemli.

- Ama annelerinden boşandınız?
- M.A.E:
Yatılı okuldayken geceleri kendi kendime yemin ederdim. Annemle babam gibi olmayacağım diye. Ama dört kez ayrıldım. İlk eşimle iki kere evlendim... O yüzden dört kere ayrıldım diyorum. Bütün eski karılarımla iyi arkadaş oldum.