kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Sultana, ikinci albümünde de iddialı şarkı sözleri yazmış.

Sultana küllerinden doğdu

ECE KOÇAL
Kuşu Kalkmaz şarkısıyla tepki alan hatta sansürlenen Sultana, sekiz yıl aradan sonra ikinci albümü Şöhret Yolu'nu çıkarıyor. Yeni şarkılarında kadınların yaşadığı cinsel devrimden veya sosyal hayatta yaşadıkları sorunlardan yine dem vuruyor ama bu kez biraz daha temkinli..
Kayseri'den çıktı yola. Ankara'da mimarlık okudu, bir anda hayatını değiştirmeye karar verdi. Amerika'ya gitti ve orada 12 yıl kaldı. Hayatındaki ikinci dönüm noktası, Kuşu Kalkmaz şarkısıydı tabii ki... Şarkı, sözleri nedeniyle çok eleştirildi, video klibi sansüre uğradı, televizyon kanalları kapattırdı. Bu arada Ahmet Ertegün, Burhan Öcal, Hüsnü Şenlendirici gibi isimlerle çalıştı. İkinci albümü Şöhret Yolu, sekiz yıl aradan sonra önümüzdeki hafta çıkıyor. Sultana, kendini anlatmayı pek sevmiyor. Zar zor konuşuyor. Ama albümün çıkış parçası Dibidik'te "Sabaha dek puf puf yapalım... Yine bele kuvvet... Tik tak yapalım," demeden geri kalmıyor...

- İkinci albüm için neden bu kadar beklediniz?
- Aslında beklemedim ama olaylar böyle gelişti. İlk albüm çıktıktan sonra çalışmalarıma yurtdışında devam ettim. Sonra, dinleyicim Türkiye'de olduğu için burada çalışmak istedim. Ve 2005'in mart ayında İstanbul'a döndüm. Ama burada işler zaman alıyor, bazı şeyler benim kontrolüm dışında gelişti. Bu nedenle hazırlık süreci uzun sürdü.

- Sekiz yıl gerçekten uzun bir süre. Unutulmamış olmanızı neye bağlıyorsunuz?
- İlk albüm çok ses getirdi. O zaman, zamanın ötesinde bir çalışmaydı. Hâlâ dinleyip, yenilikler bulabilirsiniz. Kuşu Kalkmaz yurtdışında da çok ilgi gördü. Bugün bile İnsan Hakları Örgütü'nün 60. yıl kutlamasında kullanmak istediler. Zaten önemli olan kalıcı olmak. Kaplumbağa gibi olsa da ilerliyorum.

- Kuşu Kalkmaz çok eleştirildi, hatta sansüre uğradı. İkinci albüme hazırlanırken, bu tepkiler sizi nasıl etkiledi? "Aman yine tepki çekmeyeyim," mi dediniz, "Ne yapsam aynı etkiyi uyandırsam," mı?
- Yine kuşlu şarkılar karşıma geldi ama onları yapmak istemedim. Çünkü bunun üzerime yapışmasını istemiyordum. Karakter olarak böyleyim; yaptığım şeyin karşılığı olarak heyecanım yok edilince, daha fazlasını vermek istemiyorum. Kuşu Kalkmaz, sosyal içeriği olan, esprili bir şarkıydı; erkeklerin sahiplenmesi gerekiyordu.

- Küstünüz mü yani?
- Küsmedim ama albümü New York'ta iki buçuk yılda yapmıştım. Bazen kendimle gurur duyuyorum. Neredeyse imkânsız olan bir şeyi, tek başına yapmışım. Kendi yolumu seçtim. Büyük mücadelelerle gerçekleştirilmiş, güzel bir çalışmaydı. Gururla Türkiye'ye geldim ve bir anda hayal kırıklığına uğradım. Tepkiler oldu. En çok beni üzen, "Sen bunu ünlü olmak için yapıyorsun," diyenlerdi. Tam tersine geri planda kaldım. Magazinsel bir görüntüm olmadı.

SEKSÜEL DEVRİM VAR
- Klip Dibidik'e çekilecek. Kuşu Kalkmaz'daki gibi cesur olacak mısınız?
- Ankara havasını kullandık bu şarkıda. Sözlerine baktığınızda, sex, drugs and rock'n roll'u çağrıştırıyor. Türkiye'de seksüel bir devrim yaşıyoruz. Bunları konuşmak ayıp geliyor. Ama var olan şeyleri konuşmamak, onları yok etmiyor. Çünkü seks de var, uyuşturucu da... İnsanlar bilinçlendirilmiyor, güvenli seks diye bir kavram yok. Ben de üstü kapalı olarak, biraz da eğlenceli bir şekilde bu konulara değinmek istedim. Klipte de onları göstermek istiyorum.

- 10 Söz'de çağdaş İslam'dan, kızların eğitilmesinden, kendilerine güvenmesi gerektiğinden söz ediyorsunuz. Tüm sıkıntınızı bu şarkıyla attınız mı?
- New York'ta Soho'da yürürken, Amerikalı bir arkadaşımla fal baktırmaya gittik. "Fala inanma, falsız kalma," derler ya, ben öyleyim. İçeri girdik, kadın bana "Yahudi misin?" dedi. "Hayır," dedim. "Çok enteresan, göğsünde 10 emir gördüm," dedi. Bunun üzerine bu şarkıyı yazdım.

KAYSERİ'DEN NEW YORK'A
- Feminist rapçi de diyorlar size...
- Ben feminen bir varlık olarak dünyaya gelmişim. Kendi haklarımı düşünmek zorundayım. Kadın-erkek ayrımına inanmıyorum; tam tersine birbirlerini bütünlediklerini düşünüyorum. Birimizin zayıf tarafı, diğerinde güçlü. Türkiye'deki kadınların en büyük problemi eğitimsizlik. Bunu 10 Söz'de de söylüyorum. Kadın çocuk yapıyor ama ona ne öğreteceğini bilmiyor. Daha sosyalleşmeli. Sokaklara baktığınızda, hep erkekler var.

- Ailenin reisinin baba olmasından yakınarak bahsediyorsunuz... Siz nasıl bir ailede yetiştiniz?
- Ben de geleneksel bir ailede yetiştim. Babam baskı kurmazdı, benimle daha çok annem ilgilenirdi. Aileme her isteğimi yapma fırsatını sundukları için her zaman teşekkür ediyorum. Özellikle Kayseri gibi bir yerde, bir kız çocuğu olarak tüm istediklerimi yaptım. Oradan dünyanın diğer ucuna gittim. Ama bunlardan ziyade, müziğim hakkında konuşmak istiyorum.

- Peki hip-hop'la nasıl tanıştınız?
Almanya'dan gelen komşuların çocukları break dans yapardı. Onları hayranlıkla izlerdim. Ama benim hip-hop'ın içine girmem Amerika'ya gitmemle oldu. O kültürü tanıdım. Birileriyle karşılaşıyorum, "Sen çok hoş görünüyorsun, nasıl rapçi olursun?" diyorlar. Kavga mı etmek zorundayım, eşofman mı giymem gerekiyor! O kadar yüzeysel görüyorlar ki hip-hop'u. Hip-hop gerçeği, gerçekliğini anlatmaktır.

- Türkiye'deki popüler müziği eleştiriyorsunuz. Hiç mi iyi kimse yok?
- Popüler müzikten çok, plak şirketlerini eleştirmek lazım. Yetenekli çok iyi müzisyenler var. Ama plak şirketleri hep denenmiş ve başarıya ulaşmış şeyleri yapıyor. Yenilik yok. Yoksa yeri geldiğinde pop dinleyip ben de eğleniyorum. Biraz daha vizyonu açık yöneticilere ihtiyaç var.

- Şöhret yolu, albüme adını veren şarkının sözlerinde olduğu gibi mi?
- Herkesin şöhret yolu farklıdır. Dört-beş yıl önce Türkiye'ye gelip giderken, her yerde magazin olduğunu gördüm. Bu şarkıda da gördüğüm, duyduğum, bildiğim şeyleri yazdım. Tepki alabilecek bir şarkı ama gerçekler, gerçektir. Tabii her şöhret böyle değil. Ama Türkiye'de zorlu bir yol.
Haberin fotoğrafları