kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Mart 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

TÜSİAD: Tasarının temel parametreleri olumlu

Yeni Haber
İLİŞKİLİ HABERLER
TÜSİAD: Tasarının temel parametreleri olumlu
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Tasarısı''nın sosyal güvenlik sisteminin 'yaş, aylık bağlama oranı ve aylıkların artışı' gibi temel parametreleri bakımından olumlu olduğunu, ancak, halen çalışmakta olan kamu görevlilerinin ve emeklilerinin kapsam dışı tutulmasının, öngörülen norm ve standart birliğini, yönetim etkinliğini ve mali dengelerde beklenen iyileşmeyi biraz daha öteleyeceği kaydetti.

TÜSİAD'tan, bugün TBMM Genel Kurul gündemine gelecek olan ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Tasarısı'' hakkında yapılan yazılı açıklamada, sosyal güvenlik sisteminin, derin finansman sorunlarıyla, Türkiye'nin temel yapısal reform gerçekleştirmesi gereken alanlardan biri olduğu belirtildi.

2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun açıkları kapamaya yönelik düzenlemeleri, farklı sosyal sigorta
kurumlarına tabi sigortalıları tek bir yasa kapsamına alması ve genel sağlık sigortasını getirmesi bakımından önem taşıdığı ifade edilen
açıklamada, 1 Ocak 2007'de yürürlüğe girmesi beklenen bu kanunun bazı maddelerinin, Anayasa Mahkemesince iptali ve 2007'de yeni düzenlemenin tamamlanamamasının reformda ciddi bir gecikmeye yol açtığı kaydedildi.

Yapılan çalışmalar ve sosyal taraflarla görüşmeler sonucunda TBMM Genel Kurulunda bugün ele alınması beklenen yeni tasarıda, sosyal güvenlik reformunun temel parametrelerinin korunması ve genel sağlık sigortasının sürdürülebilir bir yapıda olmasının önem taşıdığı belirtildi.

''BUNDAN SONRAKİ ADIM, 'ÇOK AYAKLI' BİR YAPIYA GEÇİLMESİ OLMALI''

Açıklamada tasarının, emeklilik sistemi açısından değerlendirmesine de yer verilerek, tasarının, sosyal güvenlik sisteminin 'yaş, aylık bağlama
oranı ve aylıkların artışı' gibi temel parametreleri bakımından olumlu olduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi:

''Ancak, halen çalışmakta olan kamu görevlilerinin ve emeklilerinin kapsam dışı tutulması, öngörülen norm ve standart birliğini, yönetim etkinliğini ve mali dengelerde beklenen iyileşmeyi biraz daha öteleyecektir. Diğer yandan, SSK mensupları için prim ödeme gün sayısının kademeli olarak 9000 yerine 7200'de sabitlenmesinin aktüeryal açıdan sakınca doğurmaması için, emeklilik yaşının kademeli olarak 65'e yükseltilmesi maddesinin muhafaza edilmesi önemlidir.

Sosyal güvenlik reformu, istihdam üzerindeki yükleri hafifletme ve kayıt dışılık ile mücadele politikasıyla desteklenmelidir. Bu çerçevede, hükümetin üzerinde çalıştığı 'istihdam paketi'nin, iş gücü üzerindeki prim, vergi vb. mali ve idari yükleri hafifletecek ve kayıtlı çalışmayı
teşvik edecek şekilde bir an önce gündeme getirilmesi gereklidir.''

Sosyal güvenlik reformunda bundan sonraki adımın 1990'lı yılların ortalarından itibaren gelişen uluslararası örneklerden hareketle Türkiye'de de çeşitli araştırmalara konu edildiği gibi, 'çok ayaklı' bir yapıya geçilmesi olduğu vurgulanarak, şu görüşlere yer verildi:

''Mevcut 'dağıtım esaslı' sistemin daha düşük prim oranları ile daraltılması (1. ayak); bunun üstünde 'zorunlu bireysel hesaplara' dayanan emeklilik kurumlarının yer alması (2. ayak) ve halen mevcut olan 'gönüllülük esaslı bireysel emeklilik kurumları' (3. ayak) ile sistemin tamamlanması üzerinde çalışılmalıdır. Böyle bir model, hem köklü bir sosyal güvenlik reformu anlamına gelecek, hem de istihdam üzerindeki prim yüklerinin hafifletilmesi yaklaşımı ile uyumlu olacaktır. Aynı zamanda, bireysel hesaplarda biriken tasarrufların sermaye piyasalarının gelişip derinleşmesine yol açması, primlerdeki düşüşün kayıtlı çalışmayı teşvik etmesi gibi olumlu ekonomik etkiler yaratılacaktır.''

''SAĞLIKTAKİ FİNANSMAN AÇIĞI DA MERCEK ALTINDA TUTULMALI''

Açıklamada genel sağlık sigortası sistemine ilişkin olarak da, emeklilikteki finansman açığı kadar, sağlıktaki finansman açığının da mercek altında tutulması ve bu harcamaları kontrol edecek gerekli düzenlemelerin yapılması, sürekli takip edilecek bir gündem maddesi olması gerektiğine işaret edildi.

Sağlık hizmetinin finansmanının sağlanmasında hizmeti sunan kurumun değil, hizmeti talep eden ve prim ödeyen sigortalının esas alınması
gerektiği belirtilerek, ''Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme yapmamış sağlık kurumlarından hizmet alınması durumunda, acil haller dışında
sigortalıya ödeme yapılmaması kuralı, yüzde 12,5 oranında zorunlu sağlık primi ödeyen sigortalıların haklarını sınırlayıcı olacaktır. Bu
hallerde, 5510 sayılı kanunda olduğu gibi, sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucusundan alınan hizmetin yüzde 70'i oranında sigortalıya geri ödeme
yapılabilmesi sağlanmalıdır'' denildi.

Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin üzerinde ilave ücret alınması ile ilgili kuralların, 5510 sayılı kanunda olduğu gibi, kamu ve özel ayrımı yapılmaksızın sağlık kurumları arasında eşit uygulanması gerektiği belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

''Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun tüm sağlık hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenecek bedellerinin tavanını belirlemesi,
uygulamada giderek, sağlık hizmeti sunucularının hizmet satış fiyatlarını belirleyici hale gelecektir. Tavanı aşan hizmet fiyatları söz konusu olduğunda ise kurumun ödeyeceği bedeller üzerinde artış baskısı oluşabilecektir. Bu nedenle, gerek kurumla sözleşme yapmayan
hizmet sunucularından hizmet alan sigortalıya geri ödeme koşulunda, gerekse sağlık hizmetlerinin tavan bedelleri konusunda 5510 sayılı
kanundaki düzenlemeye geri dönülmelidir.Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesinde ilgili kesimlerden görüş alınması, 5510 sayılı kanunda olduğu gibi zorunlu tutularak sosyal diyalog geliştirilmelidir.''

AA