Cilalı köle devri

Ayın 4'ünde Dipsiz Kuyu'da çıkan "Onlar da köle!" yazısı, ne kadar tahmin edersem edeyim, yine de beklemediğim bir "köle feryadı" nı içime, aklıma, vicdanıma taşıdı, taşırdı.
"Mağaza ve alışveriş merkezi köleleri" nden bahsetmiştim.
Herhangi bir karşılığı olmayan aşırı iş, angarya sisteminin bu "genç ve şık" kitlesinden.
Tabii ki esas İstanbul'un yıldız ve yaldızları arasından, ama Türkiye'nin dört bir yanından mesajlar, telefonlar ulaştı.
Gencecik insanların, "asgari ücret, azami saatle temiz pak bir iş bulmak" ile zaten her an işsizliğe atılmak, güvencesizlik, genç yaşta bitkinlik, bıkkınlık, boyun eğmişlik arasında nasıl sıkıştığını, yolunuz düşünce, vaktiniz olunca, fırsat da varsa kendi ağızlarından da bir dinleyebilseniz.
"Veraset yoluyla vâris" değil, "Esaret yoluyla varis" birikimlerini bir görseniz.
Tek tek her kesimi tekrarlamayayım ama;
Böyle yazdıkça, yani zaten varolanı, çeşitli kesimlerden on binlerce insanın zaten her gün yaşadığını, hissettiğini, sıkışmışlığını, sessiz çığlıklarını yokmuş saymayıp da bir an olsun görüp yansıttıkça, daha iyi anlıyorum.
Şunu:
İnsan haysiyeti, kişilik ve insan hakları, insan özgürlüğü, anayasal güvence, cumhuriyetin evrensel ilkeleri, demokrasinin özü, hukukun üstünlüğü, adalet duygusu, sosyal devlet namına harbiden yalana batmışız.
Bunları tartıştığımız anlar, hatta çok büyük ve önemli meseleleri konuşmalarımız da dahil, aşırı eksik.
Aşırı ikiyüzlü.
Aşırı yalancı.
Memlekette bir sürü paravan arkasında, şıkıdım vitrin berisinde, bir yığın kutsal ve kıymetli kavram ile değerin öteki yüzünde;
Sivilinden üniformalısına;
Kamudan özel sektöre;
En zarif, çağdaş görünenden zaten sefilleri oynayana;
Kelimeleri seçerek söylüyorum;
Aşağılık, adi, hukuksuz, vicdansız, merhametsiz, insana saygısız, cumhuriyet ve demokrasi ilkelerine esastan aykırı, anayasayı her an çiğneyen ve çok normal sayılan, insanlara zorla ve gönüllü, tehditle veya çaresizlikle kabul ettirilen bir "köle sistemi" var.
Cilalı köle toplumu!