kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 31 Aralık 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

İlik ilik iyilik

Belki de insan olabilmek bu kadar basittir.
(Dünkü Sabah, Perihan Korkmaz'ın haberi) 47 yaşında üç çocuk babası bir İngiliz itfaiyeci Phil'in, 16 yaşında bir Türk Umut' a bir umut olabilmesi kadar;
İliğini, uzak sayılan bir ülkede, hiç tanımadığı lösemili bir gence sunabilmesi kadar yakındır.
Belki de tüm dinlerin özü, iliği; hiç olmazsa en başta, özellikle mazlum, mağdur, azınlık, gizlenen, göç eden olduklarında ve birbirine sıkı sıkı sarılan insanlardan oluştuklarında böyle basit ve yakın bir tahayyüle sahipti.
Ütopyalar öyleydi zaten.
Başka neler olmuş ve nereye varmış olurlarsa olsun, "devrimlerin iliği" böyle bir şeydi.
İnsanın ilerlemesi sadece araç, gereç teknoloji icadı ile keşif meşiften ibaret değildi; birbirini kırımdan geçirenlere inat birbirini yakın bellemek isteyenlerin de eseriydi.
İnsan Hakları beyannameleri, kölecilik, ırkçılık gölgesinde eşitlik hayalleri, cumhuriyet idealleri, "yurtta demokrasi, cihanda demokrasi" özlemleri vesaire, kemikten kemiğe, ilikten iliğe bir yakınlık hülyasıydı.
Bakmayın gaspçılarının ellerinde ne hale geldiklerine;
Esasında öyledir hala.
Önceki gün müydü ne;
Yine bir cenazede;
Sık sık sevdiklerimizi, yakınlarımızı, bildiklerimizi kaybediyoruz da; sonra yine hep kazık çakmışız gibi kendimizden geçiyoruz ya;
İnsanlar "ruhu huzur bulsun" diye yolcu ettikten sonra gideni, inanın daha iki adım sonra, yollara dökülür dökülmez, arabalara koşar koşmaz, telefonlara yapışır yapışmaz; alabildiğine huzursuz ruhlarla birbirlerinin üstüne yürüyüverdiler.
Bir tabuta şefkatle el verenler, gidenin iyiliği üstüne şahitlik edenler; aynı hızla ellerini birbirlerinin gırtlağına yapıştırıvermek üzere dopdoluydu.
"İlköğretim" in özellikle ilk yılları, belki "insanlık kültürü, insanlık bilgisi, insanlık gururu ve onuru" üstüne, öğretimden ziyade hakikaten "vicdan ve akıl eğitimi", hak, hukuk, merhamet, adalet, dayanışma, bağımsız düşünme ufku açmaya dair farklı bir imkan olabilirdi.
Çocuğun beynini çivilemek hep daha kolay geldi.
Sözde büyük gurur ve onurlara yapıştırılıp asla kendi insan gururları ve onurları teslim edilmeyecek, hayatları boyunca her koldan durmadan hırpalanıp aşağılanırken, başkalarını aşağılayıp avunması beklenen çocuklar. Çocuk büyükler.
Stephan Zweig, şu sözü Nietzsche' den aktarmış ( "Devrimci Romantizm", Versus Yay.):
"Uçuruma çok uzun süre bakarsanız, uçurum da size bakar."
Artık nasıl anlarsak.
Dalıp gidivermek mi; uçurumun çekip yutması mı; hep kötüden kötüye, fesattan fesada koşulması mı; yoksa öyle bakıp dururken arkadan birinin ittirivermesi ya da tekmeleyivermesi mi?
Belki de bambaşka bir şey.
Belki şöyle de denebilir:
"İnsana çok uzun süre bakarsanız, insan da size bakar."
"Ne bakıyosun lan" demesi de pek mümkün tabii!
Size iyilikle bakılan, iyilikle baktığınız, iyilikle iyiliklere bakılan bir yıl dilerim.
Aslında insanlık bazen basit olmalı; bir iyilik, bir ilik kadar.
Lakin, "iyilik" ve "ilik" e "yürek" gerek!