kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Eylül 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Alacakaranlık

O polisler ile o köpekler "çok iyi görev" yapmamış olsaydı, belki onca can kaybının ötesinde, bir de üzerine yine kasvet ve ölüm karanlığı, korku çökmüş bir ülkemiz olacaktı.
Şimdi ise fail adayları var.
"Hepsi, her biri fail olabilir" bir ülke "yurtta ve cihanda her şeyin mümkün olduğu" zamanları yaşıyorsa, "iç terör örgütü" de, "uluslararası terör örgütü" de, "terör örgütü kullanan istihbarat örgütü" de olabilir.
Altı yıl sonra, "ABD'nin 11 Eylül'ü" üstüne yeni kuşkular yok mu?
O günlerde "komplo" denenleri (dün Erdal Şafak da aktarmıştı) bugün ciddi raporlarla sorgulayanlar var.
O dönem Dipsiz Kuyu'da da bir sürü bilgi, bilgi kırıntısı, ihtimal derleyip pek revaçta olmayan sorularla kazıp duruyordum.
Birkaç kez, "ikna olduğum ve nihai kanaat olarak edindiğim" durumu şöyle aktarmışım:
"Saldırıyı yürütenler 'terörist' ise de; ABD'de birileri, belki tam sonucunu bilemedikleri böyle bir saldırının olabilmesi için yolları açık tuttular, güzergah hazırladılar ve kolayca üstüne gidilebilecek ihbarları, izleri, şüpheleri es geçip görmezden gelinmesini sağladılar."
Elbette ne o gün, ne bugün, "Ol kanaat doğru ve kesindir" diyemem.
Ama (inanın) binlerce sayfalık okumalar ve değerlendirmeler sonunda buna inandım.
Bu tür kuşkular ülkemiz için hep geçerli oldu.
Dün 27'nci yılını idrak ettiğimiz "12 Eylül Darbesi"nin önü ve öncesi, onca suikast, cinayet, katliam, cezaevinden adam kaçırmalar, elden ele dolaşan silahlar ile "alacakaranlık"tı.
Biraz karanlık, biraz da aydınlık! Sabahın dördü idi.
Birbirini, birilerini öldürmek, "terör"e başvurmak isteyenler hep vardır.
Bunlar "kendi amaçları" için eyleme giderken dahi, pek mümkündür ki, başka bir hedef ve planın tetikçilerine, katillerine, bombacılarına, piyonlarına çoktan dönüşmüştür.
İstihbarat örgütleri, örtülü savaş merkezleri, kimi özel birimler, genellikle;
"Terörist eylem" için kendilerini terörist yapmaz, zaten mevcut olan, hatta mücadele halinde oldukları "teröristler"i, yeraltı çetelerini, öfkeli delikanlıları kullanır.
Ya doğrudan yönlendirerek yahut yol açarak. Eylemi mümkün kılarak.
"İz", zaten "kendi kanlı eylemi"nin peşindeki örgütün, çetenindir; "terörist"indir.
Taşı atan odur.
Kuşları toplamak içinse, ya bir işgal tasarımcısı, ya bir darbe plancısı, ya içeriden, dışarıdan bir örtülü savaş teşkilatı mevcuttur.
Hep ciddi ihtimaldir.
11 Eylül'den bu yana;
Bin Ladin yakalandı mı?
Ama biri Orta Asya, Uzakdoğu coğrafyasında petrol ve gaz boru hattı güzergahı (bonusu da afyon ekimi, uyuşturucu ticareti!) olarak önemli;
Diğeri zaten petrol ülkesi;
İkisi de İran'ı çeviren, Rusya'nın arkasına sarkma imkanı veren iki ülke işgal edildi.
"Uçaklardaki teröristler"in çoğu Suudi iken, hiç Iraklı da yokken, "terörle mücadele" için Afganistan ve Irak işgal edildi. Irak'ta ise artık daha çok terör ve şiddet var!
Bir de şu var.
Garip ve acı.
Ankara'da polis belki onlarca insanın hayatını kurtarırken, İstanbul'da karakolda bir siyahın öldürülmesi çok kolay ve hesap verilemez hale gelebiliyordu.
Bir yandan bombalar etkisiz kılınırken, İstanbul'da İSKİ kolektörüne temizlik için giren üç işçi "akıntıya kapılıp" kolayca ölüveriyordu.
Gemi yaparken, maden çıkarırken ne kolay ölüyordu insanlar.
Bomba yüklü kamyon yakalanmıştı ama freni patlayan kamyon can almıştı.
Öyle işte. "Terörle mücadele" ederken, "hayat mücadelesi" de ölüm tuzaklarının kıyılarında sürüp gidiyordu. Komplosuz, dümdüz.