kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Eylül 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Sen seni bil sen seni!

Tabii ki bunlar önemsiz meseleler değildir.
Yani, "rejim sorunu" mesela. Bu sorun, bildiğiniz gibi, "devlete hâkimiyet" meselesi olarak da anlaşılır.
Birileri, kendilerini "sahip" görür.
Bir başkası da "sahiplik konumu" nu kökten eleştirmeden, "sahiplik kurumu" nu eleştirerek, ondan yakınarak, "kendisi sahip olmaya" uğraşır.
Kimileri için, "Silahlı Güç" olmak devlet sahipliği için yeterlidir.
Yeterlilik bir yana, bu böyledir! Kimileri içinse, "çoğunluk olmak" size öyle bir mülkiyet hakkı verir.
"Cumhuriyet" i bir sahiplik müessesesi sananlarla, "demokratik meşruiyet" i sahip olma vesilesi sayanlar arasında başka bir şeyler söyleyebilir miyiz?
Belki şunu diyebiliriz:
Ne elinizdeki yahut komutanızdaki silahlar (bu zaten olacak iş değil de!); ne de elinizdeki oylar ile iktidar sizi "bizim sahibimiz" kılmaya yetmez.
Böyle bir iddianız var ise;
Kiminiz "cumhuriyet" ten başka bir düdük, kiminiz de "demokrasi" den başka bir hukuk bulmak zorundasınız.
Çünkü şu darbe Anayasası dahi, cumhuriyet ve demokrasiyi sadece
"komuta edenler ile idare edenler" mevkisinden tanımlamaz.
Halkın, "milletin" mevkisi yok.
Makamı da yok.
Yönetme, komuta etme, devlet olma kudreti yok.
O yüzden, cumhuriyetin tarihi kökleri ile demokrasinin evrensel ruhundan, mecburen de olsa maddeler taşıyan bu Anayasa dahi, "millet egemenliği" nden girer "zümre egemenliğinin reddi" nden çıkar.
Mesele sadece rejimi halk karşısında, rejimi çelişen, çekişen çeşitli iktidar odakları arasında korumak değil;
Halkı, bireyi, sıradan insanı, tüm hakları ve özgürlükleriyle, tüm kamusal varlığı ve varoluşuyla, tüm kaygıları, umutları, insan olarak layık sayıldıklarıyla, onuruyla, vicdanıyla ve insanca bir hayat için gerekli koşullarla; her türlü güç, iktidar ve egemenlik iddiasındaki her zümre karşısında koruyabilmektir.
Oysa bazılarımız, silahlara komuta eden bir zümre egemenliğini "cumhuriyet" zannediyor.
Bazılarımız, en çok oyu aldığı için, kitlesel destek bulduğu için "meşruiyet" kazananın zümreciliğini "demokrasi" sanmaktan hoşnut.
Emreden, buyuran, buyurgan, ayıran, kayıran, kuvvet dayatan, devleti kendisinin sanan ve bunun için ister "Cumhuriyet'in kimi niteliği" ne, ister "Demokrasinin kitabiliği" ne yaslanan her kim ise...
Onların koyduğu hudutlara, tahditlere, tanımlara mahkûm değilsiniz.
"Başka şeyler" de var:
Herhangi bi kimliğiniz, inancınız, farklı bir inancınız yüzünden...
Ve esas, herhangi bir kurumda, ortamda, piyasada, işte, cemaatte, cemiyette, sokakta, kentte, kırda, toplumsal ve ekonomik konumunuzdan ötürü, "altta kalan, horlanan, hırpalanan, insan yerine konmayan, boyun eğdirilen, hep tabi olan, hep razı olması istenen, itirazı kabul edilmeyen, itiraz dahi edemeyen" iseniz;
"Sizinkiler" artık her kimse, onları bir de bu "adalet, hakkaniyet, eşitlik, cumhuriyet, demokrasi, özgürlük, hukuk, insanlık, ahlak" kantarlarına vurunuz.
Vurunuz ki, hemen her gün vurulup dururken, darbe üstüne darbe yerken, sarıldıklarınızın kollarında nefessiz kalırken...
Kendinizi de azıcık bulunuz!