kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mayıs 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

Nuri Ok'tan hükümete eleştiri

Yeni Haber
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, demokrasinin ve cumhuriyetin korunmasında halkın örgütlü refleksinin yanı sıra hukukun refleksinin zayıflık ve yetersizliğinin cumhuriyeti ve laik demokratik sistemi tehlikeye düşüren en önemli olumsuzluk olduğunu söyledi.

Ok, ''Demokrasiyi korumak adına yapılan girişimler bu sistemin son bulmasıyla sonuçlanabilir. Korumada hukukun zaafa düşürülmesi demokrasi için esas tehlikedir'' dedi.

Ok, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 16. Onur Günü dolayısıyla Yargıtay
Başkanlığı binasında düzenlenen törende yaptığı konuşmada, yargı bağımsızlığı, cumhuriyet ve demokrasi, laiklik ve suçla mücadele konularına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Görev süresinin önümüzdeki 20 Mayıs'ta dolacak olması nedeniyle öncelikle çalışma arkadaşlarına teşekkür eden Ok, Başsavcılığa seçilen Abdurrahman Yalçınkaya'nın bu görevi başarıyla yerine getireceğine inandığını kaydetti.

''Yargı bağımsızlığı, hukuk devleti, parti içi demokrasi, saydam yönetim,
dokunulmazlık ve yolsuzluk gibi saygın devlet ve temiz toplum için gerekli temel sorunların bazılarına hiç dokunulmadığını, bazılarında ise istenen mesafenin alınmadığını'' ifade eden Ok, ''Hiç dokunulmayan sorunların başında dokunulmazlık ve yolsuzlukla birlikte yargı bağımsızlığı gelmektedir'' dedi.

Nuri Ok, hukukun ayrım gözetilmeksizin herkese karşı ve herkes için eşit ve hakkaniyetle uygulanmasında asgari koşulun, yargı sisteminin bağımsızlık esasına göre yapılandırılması zorunluluğu olduğunu kaydetti.

Hukuku üstün ve egemen kılmak için mücadele edildiğini anlatan Ok, şunları söyledi:

''Hukuk devleti konusunda sorunlu olduğumuzu bilmekteyiz. Ama bugüne kadar hukuk devletinin temel taşı olan yargının sorunları çözülmemiş, ele dahi alınmamıştır. Demokratikleşme, özgürlükler ve diğer alanlarda Anayasa ve yasalarda sayısını hatırlayamadığımız değişiklikler yapılmasına karşın, yargı alanında bırakalım reformu esaslı hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Yargı bağımsızlığını örseleyen, Anayasa ve yasa hükümlerini bilmeyen kalmamıştır. Son olarak yüksek mahkemelere üye seçiminin engellenmesi dolayısıyla yaşanan gündem sorunu tüm gerçekliğiyle ortaya koymuştur. Bağımsızlığı da içeren yargı reformu
mutlaka ve en kısa zamanda yapılmalıdır. Ancak siyasi iradenin, yargı üzerindeki vesayetinden vazgeçmeyeceği kesinlikle belli olmuştur. Yargının bağımsızlığı mücadelesinden vazgeçilmesi düşünülemez.''

YARGITAY YASASI DEĞİŞİKLİĞİ

Yargının temel ayaklarından olan savcılığın işlevini tam ve tarafsız
yapabilmesi için bağımsız ve teminatlı olması gerektiğini ifade eden Ok, bu bağımsızlığın sadece politik güce karşı değil, diğer adli otoritelere karşı da geçerli olması gerektiğini söyledi. Ok, adli sistemin hakim ve savcının yönetim ve işlevsel farklılığını zorunlu kıldığını kaydetti.

Yargıtay Yasasında değişiklik yapılmasına dair tasarıda Başsavcılığın
konumunun göz ardı edildiğini savunan Ok, tasarının adli sistem ve anayasaya aykırı hükümler öngördüğünü belirterek, ''Adeta Başsavcılığımız hakimler vesayeti altına alınmak istenmiştir'' dedi. Nuri Ok, yasa tasarısının, ''bazı eksiklikler nedeniyle geri çekilmesini ve zamanı geldiğinde yeniden hazırlanmasını'' istedi.

''YARGIYA MÜDAHALE GİRİŞİMLERİ BİTMEDİ''


Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok, ''yargıya müdahale girişimlerinin
bitmediğini'' savunarak, ''Son günlerde tanık olduğumuz yargıyı etkileme
girişimleri hukukun üstünlüğünün sindirilmemiş, adalete saygının yerleşmemiş olduğunun en canlı ve yeni örnekleridir'' diye konuştu.

Ok, yargının saygınlığı ve güvenilirliğinin korunması için her türlü
etkileme girişimlerine karşı hukuka uygun, sağlam ve dirençli duruşun caydırıcı olacağını söyledi.

Konuşmasında suçla mücadeleye de değilen Ok, kara para aklama, terörizm, yolsuzluk ve organize suç gibi sınır aşan suçlarda normların yakınlaştırılması ve hatta ortak normların benimsenmesinin önemli olduğunu kaydetti. Avrupa'da bu tür suçlarla mücadele için Avrupa Savcılık Birimi oluşturulurken Türkiye'nin bu ihtiyacın gerisinde kaldığını ifade eden Ok, ''Ülkemizin parçalı savcılık yapılanmasını muhafaza etmesi anlaşılabilir bir durum değildir. Ülke içinde organize olmak bir yana işbirliği imkanı dahi mevcut değildir'' dedi.

Nuri Ok, şöyle konuştu:
''Bu durum savcılık organizasyonunun suç organizasyonlarının gerisinde
kaldığını göstermekte, suçlar takipteki zaafın önemli bir nedenine işaret
etmektedir. Ceza soruşturma ve kovuşturmasında bir görevi olmayan, olması da mümkün olmayan siyasi makam olan Adalet Bakanlığı'nın yargı ile ilgili uluslararası işbirliğinde etkisizliği ve yetersizliği görülmektedir. Uluslararası ilişki ve işbirliğinin hızla arttığı bir çağda savcılığı yurt dışında temsil edecek bir savcılık makamına acilen ihtiyaç vardır.''

''YARSAV MESLEKİ ÖRGÜT''


Yargı bağımsızlığı için yargı mensuplarının bağımsızlığının önemli olduğunu
dile getiren Ok, ''bu amaçla Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin( YARSAV) mesleki örgüt olarak kurulduğunu'' kaydetti.

YARSAV'ın kapatılması girişimlerini eleştiren Ok, ''Yargıtay yönetiminin
Anayasaya aykırı ve antidemokratik bu girişime ortak olup destek vermesi bağışlanacak ve unutulacak bir davranış değildir'' dedi.

Hakim ve savcıların konumları gereği siyasi ve ideolojik faaliyette
bulunamayacaklarını anlatan Ok, ''sınırlı amaçla kurulan YARSAV'a tahammülsüzlüğü demokrasiye tahammülsüzlük'' olarak nitelendirdi.

DEMOKRASİ VE CUMHURİYETİN KORUNMASI

Konuşmasında demokrasi, cumhuriyet ve laiklik kavramlarına da yer veren Ok, demokrasiyi güçlendirmek ve kesintisiz kılmak için halkın sahipliği ve hukukun egemenliğinin sağlanmasının şart olduğunu belirtti.

Nuri Ok, sözlerini şöyle sürdürdü:''Demokrasinin ve Türk devrimi ile özdeşleşen Cumhuriyetin korunmasında, özellikle halkın örgütlü refleksinin yanı sıra hukukun refleksinin zayıflığı ve yetersizliği cumhuriyeti ve laik demokratik sistemi tehlikeye düşüren en önemli olumsuzluktur.

Demokrasiyi korumak adına yapılan girişimler, bu sistemin son bulmasıyla
sonuçlanabilir. Korumada hukukun zaafa düşürülmesi, demokrasi için esas
tehlikedir. Bu nedenle çok dikkatli olunmalı, özellikle koruma için hukuki yollar ve imkanlar artırılmalıdır.

Artık siyasette uzlaşı yeterli görülmemekte, çok önemli konularda
egemenliğin sahibine yani halka danışma zorunlu olmaktadır. Özellikle temsili demokrasinin açmazlarında doğrudan demokrasi uygulaması kaçınılmazdır. Bunun teknolojik altyapısı mevcuttur. Teknolojinin verdiği imkan, toplumun siyasetçiyi her an yönlendirmesi, dolayısıyla siyasetle toplumun uzlaşma yolunu açmıştır. Meclis sayısal çoğunluğunun milli irade olarak görüldüğü, Meclis içi ve dışı muhalefetin yok sayıldığı, çoğunlukçu demokrasi anlayışının toplumda ve siyasette kaygı ve gerginliklere neden olduğunun örneklerine sıkça rastlanmaktadır.

Öte yandan, tekelci koruma, demokrasinin gerçek koruyucusu olması gereken halkı, sivil toplum örgütlerini ve muhalefeti rahatlığa ve hatta miskinliğe, dolayısıyla asli ve öncelikli görevini ihmale yol açar ki, işte o zaman demokrasi ve cumhuriyet daha fazla tehlike ile karşılaşır. Elbette tehlikelere karşı kurumların çok önemli ve yaşamsal görevleri vardır, ancak halkın sahiplenmediğini uzun süre yaşatmanın zorluğu da meydandadır. Özellikle kadınların önderliğinde barış, coşku ve heyecan içinde bir dizi demokratik etkinlikler ortaya konulduğunu görmek, ülkemiz için çok önemli bir aşamadır. Kadınları kullanarak çağın reddettiği yaşam tarzı ve yönetim biçimini getirme faaliyetlerine karşı önemsenecek demokratik bir hareket ve başarıdır.''

''GERİLİM VE KUTUPLAŞMA...''

Nuri ok, ''İslami değerlerin cumhuriyet değerleri ile yarıştırılmasının
özgürlükleri dışlayan dinci siyasal ideolojiyi canlı tutma, yayma ve hakim kılma amacına yönelik faaliyetler olarak algılandığını'' belirtti.

Dinsel ideolojinin kökten dinci İslam ülkelerinde bile tepki ve dirençle
karşılaştığı dönemden geçildiğini ifade eden Ok, ''Bu faaliyetlerin başarı
şansının hiç olmadığı, gerilim ve kutuplaşmalara yol açtığının görülmesi
gerekir'' dedi.

Ok, ''İslamcı radikallerin çağın değerlerini içselleştirmeleriyle
kendilerini ve misyonlarını kaybetmeyeceklerini aksine kazanacaklarını''
kaydetti.

Adaletin yüce bir değer olduğunu vurgulayan Ok, adalet görevinin kişisel ve grupsal avantaj sağlamak için icra edilmesinin düşünülemeyeceğini söyledi. Nuri Ok, ''hukukun üstünde hiçbir güç olmadığını'' belirterek, hukuk ve kanunların politik ve başka hiçbir gücün etkisinde kalmadan tarafsız, özgür, bağımsız, cesaret ve kararlılıkla uygulanacağına emin olduğunu ifade etti.

Ok'un konuşmasının ardından, son bir yılda emekli olan ya da Yargıtay
üyeliğine seçilen Yargıtay Cumhuriyet Savcılarına onur plaketi verildi.

AA