kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Nisan 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
MAHMUT ÖVÜR

Malatya, 'ırkçı iklimin' kurbanı!

Bir süre önce deneyimli bir siyasetçi şöyle diyordu:
"Bu sessizlik beni ürkütüyor. Sanki bir yerlerde bir şeyler planlanıyor."
Bu konuşmanın ardından Ankara'daki "Cumhuriyet Mitingi" düzenlendi.
Önce korktuk, sonra rahat bir nefes aldık. En azından toplumun bir kesimi öfkesini, kaygısını meydanlarda demokratik bir biçimde dile getirmişti. Bu da demokrasinin kazandığını gösteriyordu.
Ama uzun sürmedi.
Sessizliği vahşi bir cinayet bozdu.
Malatya olayı, Trabzon'daki Rahip Santoro ve İstanbul Şişli'de gazeteci Hrant Dink cinayetinin devamı gibi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin sıkıntılı geçeceği biliniyordu. Dahası bu topraklarda içeride ve dışarıdaki karanlık güçlerin gizli hesaplarını hayata geçireceği de bekleniyordu. Her fırsatı, kendi karanlık emelleri için kullanacakları da belliydi.
Bu açıdan bakılınca sanki Malatya da "seçilmiş" il izlenimi veriyor. Tıpkı Trabzon gibi ya da 80 öncesinin Malatya'sı gibi.
Buralarda tehlikeli örgütlenmelerin olduğunu bilmeyen yok. Oysa Malatya son yıllarda atağa geçmiş, göç vermeyen iller arasına girmişti.
Bu başarıya rağmen Türkiye'nin genelinde esen "ırkçı" rüzgârlar ne yazık ki orayı da etkisine aldı. Asıl sorun da bu...
Trabzon, Malatya veya başka bir il fark etmez... Genelde gençlerin beslendiği ırkçı bir zemin var.
Bu zemin hoşgörü değil, kin ve nefret üretiyor.
Düne kadar televizyonlarda, gazetelerde misyonerlik faaliyetleri üzerine neler neler yapıldı... O programlarda, o yazılarda ülkenin yabancılara satıldığı, misyonerlerin cirit attığı söylenmedi mi?
Bazı siyasetçiler, eleştiri sınırlarını aşan, hatta kışkırtma boyutuna varan bir yaklaşımla bu konuları ele alıp işlemedi mi? Öfke, bir siyaset yönetimi olarak kullanılmadı mı?
Kısaca dün ne ektiysek, bugün onu biçiyoruz.
Ve doğal olarak bu nefret ikliminden hoşgörü değil, eli kanlı katil çıkıyor.
Doğrusu bu sonucu sadece yabancı güçlere bağlamak da işin kolayına kaçmaktır. Elbette pusuda bekleyen o karanlık güçler ince hesaplarını devreye sokmak için bekliyor.
Mesele şu, bu zemini onlara kim sunuyor?
Asıl sorunumuz bu.