Yaklaşık 1 milyon kişinin başı kredi kartı borcu nedeniyle dertte... Bu sayının yarısı icralık veya mahkemelik... Diğer yarısı ise heniz icraya düşmemiş ama biriken borcu ödeme gücünü çoktan geçmiş... Hacizden kurtulmak için evini taşıyan, borcunu kapatmak için tazminatını alıp işini bırakan insanlar tanıyorum...

Peki; bu durumun suçlusu sadece kriz ile kredi kartı taşıyanların hesapsızlığı mı? Bankaların hiç mi suçu yok?

Bence en büyük suçlu bankalar...

Neden mi?

1980'li yıllarda kredi kartı almak deveye hendek atlatmaktan zordu... Eğer maaşla çalışıyorsanız bordronuz istenirdi... Üstelik çalıştığınız işyerinin antetli, mühürle yazısının eşliğinde... Bununla yetinilmez en az o banka şubesince bilinen, tanınan iki muteber kefil talep edilirdi...

Son iki-üç yıl içinde ise kredi kartını, isteyen herkese gelirine bakmadan, kefil aramadan dağıttılar... Almak istemeyenleri zorladılar, hatta yalvardılar... Her şube için kredi kartı kotası koyan Genel Müdürlükler yüzünden banka memurları kapı kapı dolaştılar...

Çünkü o dönemlerde bankalar, kart üzerinden kullandırdıkları kredilerden para kazanıyorlardı.. Üstelik çok az risk taşıyorlardı...

Ama devran döndü, yalvararak dağıttıkları kredi kartları ile yapılan harcamalar, çekilen nakit paralar geri ödenmedi... Bankalar işleri eskisi gibi zannedip "Nasıl olsa alırım" düşüncesiyle borçların üzerine olmayacak faiz yükü bindirdi.. Öylesine ki; 3 milyar borcu olan bir kişiden faizi ile 10 milyar lira talep etti... Ve sonuçta bugüne gelindi...

*

SON SÖZ: Kulağıma geldiğine göre, bazı bankalar yüklü miktarda kredi kartı borcu olanlarla pazarlığa oturuyorlar, hatta ana paraya razı oluyorlar...

Benden söylemesi...

Haber(!) Show!
BİR gece "Kadınlar ezan okuyabilir mi?", ertesi gece "Eşcinseller oruç tutabilir mi?"

Bir haber ezan okuyan Bülent Ersoy'un görüntüleri eşliğinde, diğeri dua eden travestinin yakın plan çekimiyle veriliyor...

Diğer haberler mi?
* İzmir'de bir taşın başında dua eden, zaman zaman taşı sarılıp öperek, yüz sürerek yardım dileyen kadınların görüntüleri...

* Ebru Yaşar ile Hande Yener arasında kalan İbrahim Tatlıses'in hali... Ve tabii ki Asena'nın bu davete neden gelmediği...

* Kerem Alışık ile Sibel Turnagöl'ün yanyana gelmemek için direnmeleri...

* "Yumurtalı man a man"in, dişiyle TIR çeken adamla söyleşisi..

* Ezan okuyan şarkıcılara İstanbul Müftüsü'nün tepkisi...

Durun daha ülkenin sorunları bitmedi!
* Genç kızları fuhuşa sürükleyen ajansa gizli kamera ile baskın...

* Krize yeni ilaç; cüce show...

* Ve çığlıklar eşliğinde sunulan ilginç olayların görüntüleri...

Bunlar ne mi?
Reha Muhtar Show'da haber diye sunulanlar, anlatılanlar... Üstelik halkı mongol yerine koyarak, bir görüntüyü 15 kez ekrana taşıyarak, aynı cümleyi en az 10 kez tekrarlayarak...

*

Haber adı altında sunulan bu tele-vole programı varoşlarda izlenebilir... Reyting sıralamalarında başa da güreşebilir..

Ama...

"Haber" diye verilen bu abukluklar; üreten, vergi veren, toplumu çağdaşlaştırmak için çaba gösteren kitlelerce ciddiye değil alaya alınır...

Show TV yetkililerine ve bu kanalın sahibi olan Türkiye'nin en büyük ve en ciddi gruplarından Çukurova'nın üst yönetimine soruyorum; Reha Muhtar Show'u izlediğinizde, Türkiye'de ve dünyada olup bitenlerden yeterli ölçüde bilgilenebiliyor musunuz? Yoksa başka kanalları mı izliyorsunuz?

İhale kumpası!
Tunceli'den bir grup müteahhit Köy Hizmetleri Müdürlüğü tarafından bugün yapılacak ihaleleri kimlerin kazanacağının belli olduğunu iddia ediyor... İşte işler, işte bu işleri üstleneceği iddia edilen şirketler:

Pülümür Kocatepe İçme Suyu ihalesini Gürya Limited... Hozat'ta bir köyün içme suyu ihalesini Cafer Bozkaya.. Pertek Yalınkaya içme suyu ihalesini Hakkı Yıldırım.. Pertek'in bir köyündeki ihaleyi Efendi Güntuncer... Çemişgezek Çizmeli içme suyu ihalesini İmam Umay...

Köy Hizmetleri Genel Müdürü, eğer ihaleleri iddia edilen firmalar kazanırsa ne yapacak merak ediyorum...

Teşhirci
İki İsveçli polis, Stockholm'de gece devriyesindeyken, caddenin ortasında çırılçıplak bir adam görmüşler... Tabii adamı "teşhir" suçundan hemen yakalamışlar ve karakola götürmüşler... Karakol amiri, kapkara saçlarından ve pos bıyıklarından Ortadoğulu olduğu anlaşılan adamı sorgulamaya başlamış:

- Adın ne? Nerede oturuyorsun? Hangi ülke yurttaşısın? Evli misin, bekar mısın?

Adam sorulara teker teker akıllı-uslu yanıtlar vermiş. Evli olduğunu söylemiş. Bunun üzerine karakol amiri bir soru daha sormuş:

- Peki kaç çocuğun var?

Adam, "16" deyince, amir yanındaki polislere dönmüş ve şu emri vermiş:

- Serbest bırakın! Teşhircilik falan yaptığı yok. Adam resmen "iş kıyafeti" ile geziyor

Avukat zorunluluğu
Sermayesi 25 milyardan fazla olan şirketlere 6 ay önce sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğu getirildi... Birçok işadamı bu yasayı çıkaranlara soruyor; bizi mi düşündünüz, avukatların gelirini mi?

DOĞRU SÖZ
Çok kimseye hizmet eden, kimseden aferin almaz...

Hay ağzını ÖPEYİM!
Esnafı, Kızılay ya da Şişli'de gördükleri tüccarlarla karıştıranlar, esnafın aç olduğunu bilmiyor... (Bakkallar Fed. Bşk. Bendevi Palandöken

KIRMIZI KART
Ülkenin yarınını değil, kendi siyasi geleceklerini düşünüp, seçimde barajı düşürmeyi planlayanlara...