|
|
'Kalbimle çizmek isterdim'
Yüzme şampiyonu, yüksek atlama rekortmeni, arkeolog, ressam... 68 yıllık hayatına birçok başarı sığdıran ve Amerika'ya yerleşen Işıl Özışık, son sergisi için çok özlediği memleketinde.
"Maalesef popüler resim yapıyorum çünkü halk bunu istiyor. Oysa ben gördüğümü değil, görmek istediğimi çizmek isterdim"
Işıl Özışık ismini kime sorsanız farklı bir cevapla karşılaşırsınız. Eski yüzme şampiyonu, milli atlet, yağlıboya ustası, arkeolog, bunlardan sadece birkaçı. Çünkü 68 yıllık hayatı boyunca yeni şeyler denemekten hiç korkmamış ve atıldığı her işi başarıyla tamamlamış Özışık. 50 yaşından sonra ise turist olarak gittiği Amerika'ya yerleşme kararı almış. Ama sevenlerini asla ihmal etmemiş, yılda iki kez ülkesine dönerek sergi açmaya devam etmiş. Özışık'ın ağırlığı İstanbul manzaralarından oluşan resim sergisi 11 Nisan'a kadar Doku Sanat Galerisi'nde sergileniyor.
HİPERAKTİF BİR ÇOCUK Işıl Özışık 1939 yılında Kırklareli'nde doğmuş. Yıllar sonra rekorunu kırdığı yüksek atlamada Kırklareli'ndeki çocukluk günlerinin katkısı büyük. "Hiperaktif bir çocuktum. Hiç yerimde durmazdım. Biz II. Dünya Savaşı'na katılmadık ama Alman savaş uçakları, bizim üzerimizden geçerek Bulgaristan'a keşfe giderlerdi. Canavar düdükleri çalardı. Diğer çocuklar ağlayarak eve koşuşurken, ben uçaksavar bataryalarına doğru koşardım. Uçak gelip bomba atsın da koşmaya başlayayım diye beklerdim. Sanırım o dönemlerdeki hareketliliğim, hızlı koşmam, kayaların üzerinden atlamam bana yıllar sonra yüksek atlama Türkiye rekorunu getirdi," diye anlatmaya başlıyor Özışık. Sırıkla yüksek atlama, bugün bile hâlâ ülkemizde çok revaçta olmazken, o daha 14 yaşında gönül vermiş bu spora. Önce küçükler şampiyonu, ardından büyükler şampiyonu olmuş sonra da Türkiye rekorunu kırmış: "Üstelik biz o dönemlerde demir çubuklarla atlıyorduk, şimdiki gibi bükülmüyordu bizim sırıklarımız. Rekor kırdığımda büyük olay olmuştu, spor gazeteleri bana boydan boya yer ayırmıştı. Hıncal (Uluç) çok yakın arkadaşımdı. Bana en büyük desteği o verirdi ama onun dışında hiçbir para kazanmazdım."
'İNTİHARI DÜŞÜNDÜM' Atletizmden hiçbir gelir sağlayamayınca da, kendisine gerçek bir meslek edinmek zorunda olduğunu anlamış. Hayalinde ise baba mesleği mimarlık yatıyormuş. Babasının projelerini o çiziyor, ondan başkasının mimar olabileceğine inanmıyormuş. Ancak bu sefer de şanssızlık onu vurmuş. Bir Amerikan uçak gemisi, boğazı kapayınca fakültedeki sınava yetişememiş: "Sınava giremeyince bocaladım, hayata küstüm. Hemen fakültenin önüne gittim, intihar edeceğim ama atlasam zaten yüzme şampiyonuyum diye vazgeçtim. Bu sefer kendimi tramvayın altına atmayı denedim ama canım çok acır diye cesaret edemedim. Sonrada kendimi toparladım." Babası bir dahaki yıl sınava girmesini istemiş ama Özışık mimarlığa küsmüş bir kere, arkeoloji okumaya karar vermiş. Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nü bitirmiş ve müzede işe başlamış: "500 lira kazanıyordum ama sırf ev kiram 600 liraydı. Devlet memurusun, üniversite mezunusun ama geçinemiyorsun. Bu yüzden çok sevdiğim mesleğimden de feragat etmek zorunda kaldım." Ardından sanat yönetmenliği yapmış, ama en büyük sevdası resimden asla vazgeçmemiş. Bir gün her şeyi bir kenara bırakıp, sadece resim yapmayı kafasına koymuş.
YENİ DÜNYADA HAYAT Çocukluğundan gelen hiperaktiflik, sportmen tavırları ve sanatçı ruhu, zorluklar karşısında asla pes etmemesini sağlamış. Öyle ki 50 yaşından sonra, turist olarak gittiği Amerika'yı çok beğenince buraya yerleşme kararı almış: "Büyük bir cesaretti. Düşünsenize hiçbir güvencem, kazancım olmadan oraya yerleştim. Elimde sadece çizdiğim birkaç resim vardı. Bunları bazı galerilere götürdüm ve çok beğendiler. Amerikan Büyükelçisi benim için çok güzel yazılar yazmış. İki ay sonra Greencard aldım.
'ÇOK ÖZLÜYORUM' 1991 yılından itibaren Amerika'da yaşayan Özışık, en çok Türkiye hasreti duyuyor. Zaten resimlerinde de bu özlem su yüzüne çıkıyor. Galata Kulesi, Tünel, Beyoğlu, Boğaz, Özışık'ın en çok çizdiği manzaralar. "Bu özlem olmazsa yaşayamam. Bazen Haliç'e, Rıhtım'a gidiyor, krokiler çiziyorum, sonra da bunları Amerika'daki atölyemde resme dönüştürüyorum," diyor. Özellikle suluboya konusunda uzman olan Özışık bunun nedenini ise "Çok sulu bir insanım. Gülmeyi, mizahı çok severim, herhalde bu nedenle suluboyada iyiyim," diyor. Resimleri Amerika'da büyük ilgi görüyor, Türkiye'de hepsi kısa sürede satılıyor ama o kendini yeterli görmüyor: "Tüm resimlerin satılması, iyi bir ressam olduğunuz anlamına gelmiyor. Benimkiler biraz da popüler resimler. Oysa ben elimle, gözümle değil de yüreğimle resim yapmak isterdim. Çizdiklerimi değil de çizmek istediklerimi yapsaydım keşke. Bu, benim en büyük pişmanlığım."
Burcu ALDİNÇ
|