|
|
|
|
AKM'yi yıkma nedenimiz 'Tamamen Duygusal'
Eğer kenti çirkin yapılardan kurtarmaya ant içtiysek neden işe Tepebaşı'ndaki TRT binasıyla başlamıyoruz? Ya da neden AKM'nin yerine ne yapılacağını açık açık söyleyip rahat etmiyoruz?.
AKM'nin rehabilitasyonunun kaç liraya mal olacağını bilmiyorum. AKM'nin yerine tam olarak ne yapılacağını, nasıl görüneceğini de bilmiyorum. AKM'nin yerine yapılacak şeyin şehrimize ve meydanımıza ne katacağını da tam olarak kestirebildiğimi söyleyemem. Yeni binanın kaç liraya mal olacağı, kime ait olacağı, kime yarayacağı da benim için bilinmezler arasında. Bunları sanırım bir iki kişi dışında kimse bilmiyor. Ama yine de insanlar tartışıyor: "AKM yıkılmalı çünkü..." "AKM yıkılmamalı çünkü..." Ben "Yıkılmasın," diyenlerdenim. Zira "Yıkılsın çünkü," diyenlerin argümanları beni kesmiyor. Çirkinmiş, kara kuruymuş, mimari değeri yokmuş. O kadar estetiğimize düşkünüz ki göz zevkimizi bozuyor diye AKM'yi yıkacağız yani... Gelin bu argümanları yakından inceleyelim.
AKMERKEZ OLMASIN... Tamir etmek masraflı. Yıkalım, yenisini yapalım daha ucuza gelir: Arazisi değerli olmasa da "AKM'yi yıkalım yerine yenisini yapalım," diyecek miydik? Hayır. Şehir kaderine terk edilen bina dolu. Madem kültür merkezi kazandırmak istiyorsunuz, Yedikule ve Samatya civarındaki eski gaz depolarını ve dağıtım tesisini elden geçirin. Hazır yıkılmış hem de yeniden yıkmaya gerek de yok. Ama bu argümanın Türkçesi şöyleymiş gibi geliyor bana: "AKM'ye şu haliyle bir adet iş merkezi, bir adet mall ve otopark sığdıramıyoruz. Yıkıp yaparsak daha kolay olur." Ayrıca doğru olan, her eskiyen ve tamiri pahalı olan mekânı yıkıp yenisini yapmak mıdır, bilemiyorum.
AKM zaten çirkin, kara kuru bir şey. Yıkalım gitsin: Bugün kime sorsak "Mühim olan iç güzelliği," edebiyatı yapar. Ama binalara gelince bizim için dış güzellik bir anda önem kazanıyor. Özellikle mimari ve şehir dokusu konusunda estetik değerler halkımız için hep çok önemli olagelmiştir. Onun için İstanbul'un onda dokuzu kara kuru ve çirkin. Peki yıkmaya nereden başlayacağız, tabii ki AKM'den. Ayrıca "Bana göre çirkin," bir argüman değil. Bana göre de güzel, o halde. Ben doğduğumdan beri var. Orada duruyor, ne zaman meydana çıksam önünden geçiyorum ve hâlâ orada olması bana huzur veriyor. Onu çirkin ya da güzel diye hiç değerlendirmedim. Onu bu haliyle seviyorum, kabul ediyorum. AKM'nin Akmerkez olmasını istemiyorum. Eğer yıllardır içimizde var olan şeyleri, "Bu aslında çirkin mi, bu yoksa güzel de biz mi fark etmedik," diye sorgulamaya başlayacaksak nasıl çıkacağız bu işin içinden?
AKM'nin mimari değeri yok. Eski komünist dönem mimarisini andırıyor. Şehrin modern simgesi de olamaz: Şehrin modern simgesi Hayırsız Ada üzerine yapılacak dev Mevlana heykeli olacaksa ben diyorum ki bırakın dağınık kalsın. AKM iyidir. Ayrıca buna kim nasıl karar veriyor bilmiyorum. Semih Saygıner- Yeliz ikilisinin nasıl şarkı söylediğini tartışmak için bile jürimiz var. AKM için de bir tane kurulabilir belki. İstanbul'un semtleri, toplumsal gelişme ve ekonomiye göre değerlendikçe hep talan edildi. Talan ederken de kimse "Talan ediyorum," demedi. Adı hep başka türlü kondu. Şimdi ben 'AKM yıkılmasın'cıyım ya. İlla Kemalist ve bürokrat kafalı olmam, ulusalcı falan kesilmem gerekiyor herhalde. "Yıkılsın," diyorsam da bunun tek nedeni benim cumhuriyet düşmanı olmamamdır.
HER ŞEY KONFOR MU? AKM yıkılsıncılar bana eskimiş konağı yıkıp, yerine apartman yapan müteahhidi hatırlatıyor. Elbette yeni yapılan apartman daha lüks, daha rahat. Ama her şeyi konforla ölçemezsiniz. Şehirde yaşayan insanların ortak hafızaları, anıları vardır. Ben yaşadığım şehrin her dakika yıkılıp yeniden yapılmasını istemiyorum. Çünkü kafam karışıyor, yabancılaşıyorum. Hangimizin doğduğu ev hâlâ ayakta? Hangimizin çocukluğunun geçtiği sokaklar hâlâ aynı şekilde görünüyor? AKM'nin yeri İstanbul'un en değerli arazilerinden biri olmasa bugün bunu tartışıyor olmayacaktık. Ben vatandaş olarak Beyoğlu'nun kaldırımlarının iki yılda bir sökülüp yeniden yapılmasına para veriyorsam, AKM'nin tamiri için de veririm. Helal ettim gitti. Ha "Biz çirkin yapıları yıkıyoruz," diyorsanız. Tarlabaşı'ndaki TRT binası orada duruyor. Buyurun oradan başlayın. Daha da isterseniz çirkin yapı bulmakta zorlanacağımı sanmıyorum...
MEHMET TEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|