kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Mart 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

İslam, Darwin ve ses kıstıran virüs

Gribe karşı dayanıklı arkadaşlarıma hep gıpta etmişimdir. Eğer çok ağır hasta olmamışlarsa, tıkır tıkır çalışırlar.
Bense onlar gibi değilim. Gribe yakalandığımda adeta iflas ederim. Çalışamam, okuyamam, yazamam. TV bile seyredemem. Sadece yorganı başıma çekerek vücudumun bu savaşı kazanmasını beklerim.
Üç beş gün öncesine kadar durum buydu. Ama her şey gibi işte bu da değişti.
Şu anda yaygın olan gribe ben de yakalandım. Şakak ve kulak zonklaması, hastalığın göğse inmesi, zamanla başlayan ve iç organları ağrıtan öksürük.
Baş ağrıtıyor ama ateş yapmıyor.
Hepsinden daha belirgin olanı ise ses kısıklığı: Geçen gün bir lisede konuşma yapacaktık, sesim kısıldığı için gidemedim. (Aynı gribe yakalanan Yayın Yönetmenimiz Erdal Şafak da TV kanallarının taleplerini reddetmek zorunda kaldı.)
Aramızda, ' Bu grip ifade özgürlüğüne darbe vuruyor' diye olayı hafife almaya çalışıyoruz.
Hastalığın bir özelliği daha var: Çalışabiliyorum! Okuyorum, yazıyorum. Başka işler de yapıyorum.
Kıvrılıp yatmaya gerek duymadım. Gribe rağmen hayatım olağana yakın bir biçimde akıp gidiyor.
Böyle bir şey başıma ilk kez geldi.
Akla şu tip sorular düşebilir:
Acaba bu tuhaf virüs nerede saklanıyordu? Niye şimdiye kadar beni yakalamadı?
Bunlar yanlış formüle edilmiş sorular.
Virüsün saklandığı filan yok.
Bunlar çok hızlı üreyen canlılar. Biz antibiyotik kullanarak onlarla savaşırken çoğunu öldürüyoruz ama kalanlar bağışıklık geliştiriyor.
Böylece zaman içinde mutasyona uğruyorlar ve artık hemen her yıl yeni virüslerle karşılaşıyoruz.
Biz silahlarımızı (ilaçlar, vs.) geliştirdikçe, virüsler de hayatta kalma becerilerini geliştiriyor.

Yazının başlığında Charles Darwin'den söz ettim. 2009, Evrim Teorisi'nin babası olan Darwin'in hem 200'üncü doğum yılı, hem de çığır açan eseri ' Türlerin Kökeni'nin yazılışının 150'nci yılı.
İngiliz bilimci dünyanın dört bir yanında düzenlenen etkinliklerle anılıyor.
Ama ona karşı bir direnç var.
Kapitalizmin küresel çapta yaygınlaşması, daha önce aldırış edilmeyen dindar kesimlerin söz almasına yol açtı.
Bilhassa Müslüman ve Hıristiyan dindarlar, Darwin'e ve onun çalışmalarından hareketle geliştirilen Evrim Teorisi'ne karşı çıkıyorlar.
Sanırım evrimin ne olduğunu bilmemek bunda önemli rol oynuyor. Çünkü yukarıda virüslerin nasıl dönüşüme uğradıklarını (fazlasıyla basite indirgeme pahasına) kısaca anlatmaya çalıştım.
Buradaki temel fikre itiraz eden yoktur herhalde: Modern tıbbın geliştirdiği ilaç ve yöntemler, virüslerin ve mikropların evrimleşmesine yol açıyor.
Doğal seçilim vücutlarımızın içinde meydana geliyor ve zamanla daha güçlü saldırılara maruz kalıyoruz.
Hıristiyanlığı bilemem ama Evrim Teorisi ile İslam arasında bir çelişki olmadığını (olmayabileceğini) düşünüyorum: "
İslam açısından, mesela yerçekimi, nasıl Allah'ın yarattığı bir durumsa, canlılar için de evrimleşme Allah'ın yarattığı bir mekanizmadır."
Cansız doğayı devindiren kanunları ortaya çıkarmak için uğraşıyoruz; peki aynı çabayı niye canlı doğayı (bitki, hayvan ve insan) anlamak için yapmayalım?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın