Etnik siyaset tehlikeli ve tuzaklarla doludur..." TBMM'de partisinin grup toplantısında Kürtçe konuşarak 18 yıl sonra benzer bir krize neden olan DTP lideri
Ahmet Türk 7 ay önce böyle diyordu.
Hatta bir adım daha atıyor,
"Çatı Parti Siyaseti" güdeceklerini belirtiyor ve bölgesel etnik parti yapısından çıkıp,
"Türkiye'nin partisi olmaları gerektiğini" söylüyordu.
Aslında sözlerinin hedefindekiler de
"Yumuşak başlı siyaset yaptığı, güvercin politika izlediği gerekçesiyle" partisinden kendisine eleştiri yönelten
"şahinlerden" başkası değildi.
DTP'nin yedi ay önce yapılan 2'nci kongresi öncesi ve sonrasında Türk'ün eleştirileri yukarıdaki sözleriyle kalmıyor
"etnik sorunlara dayalı siyaset yaptıklarından dolayı Türkiye'ye açılamadıklarının" da altını çiziyordu.
TBMM'de dünkü tavrı gösterdi ki yerel seçim Türk'ü de o gün eleştirdiği
"radikallerin" arasına katmış.
Daha ilerisi bugüne kadar yapmadığı için takdir topladığı
"popülizmden uzak" siyaseti terk etmekle kalmamış,
"etnik popülizmin" içine savrulmuş.
Diyarbakır'da seçimi kaybedip kaybetmeme üzerine kurulu siyasetin Türk'ü getirdiği sonuç bunun ötesinde bir nokta değil...
Milletvekilleri anladı mı? Ahmet Türk, TBMM'nin en eski milletvekillerinden biri olarak grup toplantılarında Türkçe'den başka dille konuşmanın olası olmadığını en iyi bilenlerden biri.
Daha önemlisi DTP grubunun 20 milletvekilinden çoğunun konuşmasını anlamayacağını da en iyi bilmesi gereken kişi...
Haydi, Van, Hakkâri, Şırnak, Siirt'ten seçilmiş milletvekilleri ağız farkı da olsa Ahmet Türk'ün Kürtçe sözlerini anladığını var sayalım...
Peki, hiç Kürtçe bilmeyen Niğde Bor doğumlu
Akın Birdal için ne diyeceğiz?
Veya
"Zaza" kökenli milletvekillerinin çoğunluğunun Türk'ün dün kürsüde yaptığı
"Gırmançi" diyalektiği anladıklarını söylemeleri olası mı?
Ya da bir zamanlar olmasını en çok isteyenlerin Kürtçe yayın yapan TRT6'ya darbe girişimi değil mi?
Yerele teslim olmak Başta da belirttiğimiz gibi Kürt siyaseti 18 yıl sonra başladığı noktaya döndü.
Hem de
"Eski tarz siyaseti terk etmeliyiz; uzaktan kumandalı, gerilime dayalı siyaset bize kazandırmıyor; kimlik siyaseti ile daha uzun yol alamayız" diyen Ahmet Türk eliyle...
Oysa Ahmet Türk, Kürt siyasetçisi 10 arkadaşı ile 1990'da ÖZDEP'te buluşup yola çıktığından bu yana çatışmacı siyasetten hep uzak durmuştu.
Aradan geçen 18 yıl içinde de Kürt siyasetini
"marjinallikten arındırmak için verdikleri mücadelede de başarı elde ettikleri" varsayılıyordu.
Ancak görülüyor ki 1990'dan bu yana kurdukları 6 parti de kapatıldığı için bir türlü kurumsallaşamayan Kürt siyaseti, yükselen milliyetçi dalgasının önüne ılımlıları da sürüklemiş.
Anlaşılıyor ki bölgede gerilim üzerine kurulu bir yerel genel seçim süreci yaşanacak.
Nitekim PKK üzerine çalışmaları ile tanınan TEPAV'dan Dr.
Nihat Ali Özcan, bir hafta önce
"Gerilimi kontrollü artıracaklar" dediğinde dikkate almamıştım.
Türk'ün dünkü çıkışı Özcan'ın tespitini doğruluyor; önce 21 Mart'ta nevruz ile en pik noktasına gerilimi tırmandırıp, 29 Mart'ta bunu sandığa oy olarak yansıtmayı hedefliyor.
DTP bunu yaparak mahalli genel seçimi yerelde bazı illerde kazanabilir, ama kaybettikleri yer yine
Türkiye olur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 25 Şubat 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/25//haber,05426FD21A0046F08DC4D9CF10E46E20.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.