DİYARBAKIR.
Türkiye'nin gündeminde birinci sırada gibi gözükse de kent merkezinde hiç de öyle bir hava yok.
Bir iki caddede seçim bürolarının önüne gerilmiş parti bayrakları da olmasa seçim bu ile hiç uğramayacak sanırsınız.
Diyarbakır'da görüntüde sokakta seçim havası yok.
Oysa bürolarda, kahvelerde, lokantalarda tam tersine kıran kırana, akıl oyunları ile dolu bir mücadele yaşanıyor.
Mücadeledeki taraflar da iki yıl önceki gibi yine iki kutba ayrılmış.
O gün
"dil ile din arasında" geçen yarış, bu kez de
"kimlik" ile
"hizmet" arasına sıkışıp kalmış.
Sokakta dolaşırken şu sorunun yanıtını arıyoruz:
"Son 8 yıldır Ankara ile, geçmiş 20 yıldır ise hükümetle kavgasız bir siyaset gütmeyen Diyarbakır'da bu kez farklı bir sonuç çıkacak mı?" Sokakta sesleri fazla çıkmıyor görünse de önemli bir kesim bu kez bazı şeylerin değişeceğine inanıyor.
"Bizim Kuto (AK Parti adayı Kutbettin Arzu) kazanır" diyor.
İlginç olan bu inancın geçmişte DTP siyasetine sempati ile bakanlar tarafından da dile getirilmesi.
Kimlik siyaseti Ancak sokakta gür çıkan ses, seçimin DTP adayı
Osman Baydemir'in kazancı ile sonuçlanacağı inancını kayda geçiriyor.
Kentin akil kişilerinin aktardığına bakılırsa seçim dönemi başlamadan önce durum çok daha farklıymış.
Adayların kim olacağı dahi belli olmadığı 5-6 ay öncesine kadar kente hâkim olan görüş,
"Baydemir bu kez gider" yönündeymiş.
Diyarbakır halkı ağırlıklı olarak
"hizmetten" yana eğilim göstermek konusunda kararlıymış.
Seçimle birlikte bölgeye, özellikle de kente hâkim olan
"alırız-vermeyiz" kavgası ve DTP'nin kontrollü gerilimi yükseltmesi ile başlayan eylemleri beklentileri farklı yöne itmiş.
Son olarak DTP lideri
Ahmet Türk'ün partisinin Meclis Grup toplantısında Kürtçe konuşmasıyla başlayan gelişmeler de
"kimlik" siyasetini ön plana çıkarmış.
Türk'ün Meclis eylemi ise bölgede şöyle yorumlara yol açmış:
"Parlamentoda yaratılan sivil itaatsizlik ile örgüt (PKK) geri plana çekildi; Meclis çözüm merkezi olarak gösterildi. Bu DTP seçmeni üzerinde örgütün yapacağı silahlı bir eylemden çok daha olumlu etki yarattı." Şu yorum ise PKK içinde uzun süredir dile getirilen eleştirilere yanıt verir gibi:
"Demek ki DTP milletvekilleri parlamentoda da bir işe yarıyorlarmış..." Temsil siyaseti Bir soru daha yöneltiyoruz:
"Bunlar Diyarbakır'da DTP'nin kazanması için yeterli mi?" Yanıt çoğu kez benzer oluyor:
"AK Parti üç hafta içinde seçim sathını temsil siyasetinden, hizmet siyasetine dönüştürebilirse kazanır..." Her ne kadar bunlar söyleniyor olsa da DTP'nin kazanacağına inananlara ve bunu açıktan dile getirenlere,
"Siz kime oy vereceksiniz?" sorumuza gelen yanıtlar ilginç bir sonucu ortaya çıkarıyor.
Esnaf kökenli, eğitim düzeyi yüksek, 40 yaş üstü olanlardan genelde benzer
"Bu kez Baydemir'e vermeyeceğim..." diyor.
Gençlerin çoğunluğu ise yönünü belirlemiş olarak karşımıza çıkıyor:
"Çözümden, kimliğimden yana oyumu kullanacağım..." Bu yanıtın nedeni de belli; çünkü 1980'de doğmuş olan bugün 29 yaşına gelmiş bir genç
"çözümü arayan adres" olarak karşısında hep tek merkezi görmüş.
Veya öyle algılamış.
Soruna çözüm üretecek partiler ise kadrolarını ÖZDEP ile başlayan, HEP, DEP, HADEP ve DTP ile devam eden siyasete kaptırmış.
Siyaset de iki kutba sıkışıp kalmış.
Not: Diyarbakır yazılarına yarın da devam...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 3 Mart 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/03//haber,48A3C48910FC4882B06A3C62393BD0FB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.