Gazanfer Özcan'ın hayata veda ettiği haberini alınca, televizyondan önce de hayatımızın olduğunu, tiyatro sanatçılarının
televizyon ekranı yerine sahnelerden bizi bazen güldürdüklerini bazen ağlattıklarını hatırladım.
Uzaktan kumanda aygıtının bulunmadığı, kar da yağmur da yağsa dışarı çıkıp tiyatroya gidildiği dönemlerdi.
Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan'ın Beyazıt'taki tiyatrolarına gitmek, yaşantımızın önemli bir etkinliğiydi.
Sadece bu ikili mi vardı ki sanat dünyamızda?
Beyoğlu'ndaki
"İstanbul Tiyatrosu'na da Toto-Mehmet Karaca aşkının sıcaklığı yansımıştı.
Celal Sururi veya Muzaffer Hepgüler sahneye çıktıkları zaman ağızlarını açmasalar da, salonu dolduran bizler katıla katıla gülmez miydik?
Bu ailenin ikinci kuşak üyesi Fulya da, daha sonra sahnede anne ve babasının yanında yer almıştı.
Ve sanki AdileSelim Naşit'ler de bu ailenin birer parçası gibi değiller miydi?
Vasfi Rıza -
Bedia Muvahhit Evli değildiler. Ama Vasfi Rıza denilince Bedia Muvahhit de akla gelirdi.
"Şehir Tiyatroları" ndaki oyunlarını gerçek hayatta da sürdürürlerdi.
Vasfi Rıza - Necmi Rıza - Burhan Felek üçlüsü birlikteyken Bedia Muvahhit de o geceye katılırsa, sabahlara kadar süren kapalı devre ve doğaçlama bir komedinin katılımcı konuğu olurdunuz.
Tiyatroyu bir yaşam biçimi ve bir aile düzeni olarak sunan sanatçılar günlerimizi, gecelerimizi aydınlatırlardı.
Ankara'da Ayten ve Cüneyt Gökçer'ler vardı.
Yıldız - Müşfik Kenter kardeşler, Ankara
"Devlet Tiyatrosu" geleneğinin disiplinini İstanbul'a taşımışlardı.
Gülriz Sururi - Engin Cezzar çifti, Ayla - Beklan Algan'lar ve daha sonra Oya Başar - Levent Kırca ikilisi.
Bu isimler
"Tiyatro" anlamına gelirdi toplumda.
Oya Başar -
Levent Kırca Her gece tiyatro salonlarını dolduran yüzlerce sanatsever, bazıları sahnelerden
televizyon ekranlarına kayan bu yıldız isimleri reytinglere bakmadan takip ettiler.
Levent Kırca'nın televizyondan kazandıklarını tiyatroda harcaması da saygı ve ilgiyle izlendi.
Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan'ı tek kanallı TRT televizyonundaki
"Kuruntu Ailesi" ile, 1983'ten başlayarak tam 16 yıl izledik. Daha sonra ATV'deki
"Avrupa Yakası" nda ise, artık Gönül Ülkü yoktu.
Gazanfer Özcan'ın sanal da olsa eşi Hümeyra'ydı artık.
Evet... Televizyondan önce de bir hayatımız vardı.
Gazanfer Özcan'ın ölümü ile bu hayatımızın bir yıldızı daha sonsuzluğa karıştı.
O'na ve sahnelerimizi sanatları ile aydınlatan yüzlerce oyuncuya şükran borçluyuz.
Bizlere birlikte gülmeyi, birlikte kederlenmeyi onlar öğretti.
Televizyon karşısındaki yalnız insanlar mutlaka o tiyatro salonlarındaki birlikteliği özlüyordur.
O tiyatro salonlarında, kaynaşmış, güzellikleri paylaşmayı bilen kalabalıklar vardı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 19 Şubat 2009, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/19//haber,ED2B5DB0E14D44D58CC1F34D27B40320.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.