CHP'nin
"kavgalı parti" imajı hiç değişmiyor.
Bunun için Genel Başkan
Deniz Baykal da, en küçük ilçenin meclis üyesi de üzerine düşeni hakkıyla yerine getiriyor...
Rakip partilerin özel çaba harcamasına hiç gerek yok.
Şu son olanlara bir bakın.
İstanbul örgütü adeta kaynıyor. Herkes birbirine düşman noktasına gelmiş durumda. Öylesine gelmiş ki, İl Başkanı
Gürsel Tekin bile
"beni çıldırttılar" diyor.
O da başkalarını çıldırtıyor.
Sonunda iş istifa noktasına kadar gelip dayanıyor.
Tabii bu istifa olayı kafalarda soru işareti yaratıyor. Düşünsenize Tekin
"değişimci" bir il başkanı olarak yola çıkıyor ve iddialı bir biçimde İstanbul seçimlerini alacağını söylüyor. Ama daha işin başında istifa noktasına geliyor.
Siyaset açısından inanılmaz bir şey...
Öylesine inanılmaz ki, İstanbul'u birlikte yönetmek istediği yol arkadaşı
Kemal Kılıçdaroğlu'nun bile olup bitenlerden haberi yok.
Kılıçdaroğlu
"Bir televizyondaydım. Orada öğrendim..." diyor.
Sadece bu ikili açısından değil, toplum için de ciddi güven sarsıcı bir durum...
Bu davranışla mı İstanbul AK Parti'den alınacak?
Ya da bir dünya kenti İstanbul bu yaklaşımla mı yönetilecek?
Bu noktada şu sorunun cevabı çok önemli, Gürsel Tekin neden ve niçin istifa noktasına geldi?
Kamuoyu bu sorunun cevabını merak ediyor.
Denilen şu: Hukuken il başkanlığından istifa etmesi gereken Tekin, Kadıköy'den birinci sıra meclis üyesi olarak seçime girecekti ve bir meclis üyeleri listesi hazırladı. Ancak bu listeyi seçim kuruluna gönderdiğinde Kadıköy'ün listesinin verildiği görüldü. Meğer sabahın erken saatlerinde Kadıköy Belediye Başkanı
Selami Öztürk ve İlçe Başkanı listeleri hazırlayıp seçim kuruluna vermiş... Benzer bir durum
Avcılar'da da yaşandı.
İşte Tekin'i çıldırtma noktasına getiren olay bu.
Doğrusu burada
"değişim" değil
"iktidar ve güç" kavgası söz konusu.
O kavganın galibi de belli: Partinin asıl sahibi
"Politbüro." Şimdi filmi biraz geriye saralım ve belediye başkanlarıyla ilgili Kılıçdaroğlu ve Tekin'in şu yaklaşımını hatırlayalım.
"Mevcut belediye başkanlarıyla bu seçim alınmaz..." CHP'nin İstanbul'da toplumun karşısına çıkardığı bu iki siyasi aktör, farklı zeminlerde bu sözü dile getirdiler. Biz de birkaç kez yazdık. Ama ikisi de söylediklerinin altında kaldı.
O gün de bir şey yapamadılar, şimdi de bir şey yapacakları yok.
Bu nedenle son
"istifa kartı" meselesini kimse samimi bulmuyor. Bir süreliğine belediye başkanlarına meydan okuyarak örgüt ateşlenebilir, yerinden memnun olmayanların tepkisi azaltılabilir ama parti de, son çıkışlarıyla prim yapan Gürsel Tekin de, Kemal Kılıçdaroğlu da yara alır.
Hani değişim olacaktı? CHP'nin yara alacağı bir önemli nokta daha var. CHP son yıllarda ısrarla ve haklı olarak İstanbul'daki rant meselesini kamuoyunun gündemine taşıdı. Bunun kaynağı da İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki imar tadilat dosyalarıydı.
Peki, o dosyaların çoğunda imzası olan CHP'liler şimdi nerede?
Biri belediye başkanı adayı, ikisi de seçimi kazanma ihtimali yüksek ilçelerden birinci ve ikinci sıra belediye meclis üyesi adayı...
Hani değişim olacaktı?
Eğer önceki gün Ankara'da AK Parti Keçiören adayı
Turgut Altınok olayı yaşanmasaydı, İstanbul'da ortaya çıkan bu dalga CHP'yi bir deprem gibi sarsacaktı. Altınok imdada yetişti ve CHP zihinlerde kalıcılaşan
"kavgalı parti" imajıyla bu işten şimdilik sıyrıldı. Ama bakalım CHP hızla yaklaşan Mehmet Sevigen dalgasından sıyrılabilecek mi?..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 19 Şubat 2009, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/19//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.