* Peki, Türkiye'de dini açıdan Yahudilik problem olarak görülüyor mu? Yok. İşe kitabına göre bakarsak, İslam'da Yahudi düşmanlığı yoktur. Ama sokaktaki bir Müslüman "Kuran'da Yahudi düşmanlığı yoktur. O nedenle ben yapmam" diye düşünmez. Çünkü din böyle bir şey değil. Yahudilerde İsrail'in saldırısından önce, 1997'den beri var olan bir endişesi var ama haksız bir endişe.
* Neden 1997? Necmettin Erbakan hükümetiyle başlayan bir endişe. Şöyle ki; bu memlekette epeyce bir zamandır bir mücadele yaşanıyor. Önce Necmettin Erbakan hükümetini şeriatçı olarak algılayıp devirmeyi amaçlayan kesimler vardı. 28 Şubat'la bunu başardılar. Şimdi de Erdoğan hükümetini İslamcı olarak görüp aynı şeyi amaçlıyorlar. Amaçlayanlar da devlet mekanizmasındaki bir kesim. Bir de devletin bu kesiminden ve askerin siyasete müdahalesinden bezmiş bir kesim var. AKP, bu kitleyi temsil ediyor. AKP, devletin bu kesimiyle itiştiği için ve AB'ye girmek isteyen egemen sınıfa sırtını verdiği için bazı olumlar adımlar atıyor. Birileri de darbe planları yapıyor. Yani bir mücadele var. Bu mücadele AKP'nin reformcu veya demokrat olmasından kaynaklanıyor. Birincisi AB'ye girmek istiyor. İkincisi AKP, Türkiye'deki Kemalist devlet adamı geleneğinden gelmeyen bir parti. İslami gelenekten geldiği için aykırı. Bunlarla birlikte bazı adımları atıyor. Çok tepki gelince bir geri adım atıyor. Sonra iki adım ileri atıyor. Ama geride kalan yıllara baktığımızda epeyce olumlu adım atıldı. İşte Yahudi cemaati meseleyi böyle görmüyor.
* Nasıl görüyor? "İktidara Müslümanlar geldi. Şeriatı getirecekler. Şeriat rejiminde benim yerim olmayacak" diye düşünüyor ve korkuyorlar. Böyle baktıkları için 1997'den beri genel bir tedirginlik var. Ama anlamsız ve yersiz.