kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Kasım 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Gelen türbanlıya 'Hayır' demek faşistlik olur

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
23.11.2008
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin: "Kadınlara kafalarının dışındaki örtü nedeniyle uzak durmak yerine kafalarının içindeki dünya görüşüne göre yaklaşıyoruz. Partimiz artık bu insanlar için cazibe merkezi"..
Bu haftaki röportaj konuğumuz CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin. Çünkü Tekin, 10 gündür konuşulan CHP'nin türban açılımının mimarı. Gazete ve TV'lerde demeçleri yer aldı. Ancak her ne kadar seçim rantı olarak nitelendirilse de bu siyasi ortamda, bu açılımın arkasındaki isimle detaylı bir röportaja ihtiyaç vardı. Bu çıkışın ciddi bir altyapısı mevcut mu? Yoksa seçimlere yönelik mi? Üniversitelerdeki türban sorununa dair çözümleri var mı? Hem türban yasağını Anayasa Mahkemesi'ne götürmek hem de çarşaflıları üye yapmak çelişki değil mi? Gerçekten bu kadınların CHP'ye yönelik bir ilgisi var mı? Bu açılım rozetle mi sınırlı kalacak? Bununla neyi hedefliyor? Şunu kabul etmek lazım Tekin, daha önceki CHP yöneticilerinden farklı. O fark da; halkla iç içe olması. Konuşurken de bir siyasetçiden çok halk diliyle konuşuyor. En çok da yoksulların yaşadığı varoşlarla ilgileniyor. Çarşaf veya türban açılımının arkasında da bu var.

* Çarşaflı açılımın mimarı siz misiniz?
Sadece ben değilim. Altyapısını ilçe başkanlarımız hazırladı.

* Ne zaman başladınız?
Bir yıl önce il başkanı olduğum Ekim 2007'de başladık. İlk katılım törenimizi Bostancı Gösteri Merkezi'nde yaptık. Katılanların içinde başörtülü ve türbanlılar da vardı.

'SEÇİM YATIRIMI DEĞİL'
* Açılımınız yerel seçimlere yönelik mi, yoksa ciddi bir altyapısı var mı?
Seçimlere yönelik değil. Çünkü göreve başladığımızda Cumhuriyet Halk Evleri'ni açtık. Sosyal sorumluluk projesi. Sadece Kağıthane'deki halkevi 5 bin kişiye hizmet veriyor. Tamamı da kadın ve çocuk. O bölgedeki kadınların yüzde 95'i kapalı. Anadolu'dan gelmiş yoksulluk çeken insanlar. Sosyal yaşamdan uzak tutulmuş bölgelerde adeta dört duvar arasına sıkışmışlar. Bu kadınların çoğu hiç denizi görmemiş. Sinemaya hiç gitmemiş. Bir anlamda yaşamdan tecrit edilmiş insanlar. AKP belediyeciliği kapattı bu insanları. CHP olarak "Kendimizi bu insanlara ifade etmeliyiz" dedik.

* Türban yasağını CHP, Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Burada bir paradoks yok mu?
Kamusal alanda simge olmasına, devlet kurum ve kuruluşlarında referans olarak kabul edilmesine karşıyız.

* Üniversitelerde türbana karşı mısınız?
İdeolojik yapıya bürünmemiş olsaydı üniversitelerde sorun olmadan, kendi içinde rahatlıkla çözülebilirdi. Türbanı bir siyaset aracı olmaktan çıkardığımız an, üniversitelerde sorun olmaktan da çıkacaktır.

* Peki, size gelen çarşaflı kadınlarla ideolojik olarak türban takanları nasıl ayırıyorsunuz?
Rozet taktığımız kadın için örtünme giyinme biçimi. Anadolu'da edindiği giyim alışkanlığını değiştirmemiş samimi bir kadının, samimi günlük hali. Bırakın türbanı, kara çarşafa girse bile siyasi sembol olarak tercih etmediği sürece bizim için kabuldür. Bırakın bizi herkesin kabul etmesi gereken bir samimiyettir.

O FOTOĞRAF ÇOK SAMİMİ
* Kriteriniz bu samimiyet mi?
Evet. Biz bu samimiyeti arıyoruz. Kadınlara kafalarının dışındaki örtü nedeniyle uzak durmak yerine, kafalarının içindeki dünya görüşüne göre yaklaşmak gerek. O nedenle kimse buna "Yerel seçimler öncesi türbanlıları kafalama taktiği" demesin. Rozet taktığımız o fotoğraf Türkiye için çok önemli. O fotoğraf bu samimiyetin göstergesi. İnsanlar bu samimiyete inansın lütfen.

* Bu açılım neden daha önce değil de şimdi?
CHP artık bu insanlar için çekim merkezi. Burada asıl kırılma AKP'de. Oradan bize geldiler. "Biz CHP'ye katkı sunmak istiyoruz" diyorlar. Bir partinin bundan mutlu olması gerekir. Bize gelen insanlara "İyi de sen türbanlısın" diyebilir miyiz? Böyle bir faşist anlayış olur mu Allah aşkına. Türkiye bu korku tünelini yarıp geçmek zorunda. 30 yıldır bu korku tünelinde yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Akfırat'a gittim; AKP'nin yüzde 96 oy aldığı yer. Hiçbir siyasi parti oradan aday çıkaramamış. Böyle bir anlayış olabilir mi, başka bir dünya mı orası, tecrit mi edeceğiz o insanları? Gittim, o insanlarla konuştum. Tek dertleri yoksulluk ve işsizlik. Bir de "Yolsuzluk yapmayacak birileri seçilsin" diyorlar. Bu üç konuda da artık AKP'ye güvenleri yok.
Haberin fotoğrafları