kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

'Bu kızın adı Rojin, bunu almayalım' diyorlardı...

03.01.2009
- Nasıl geçindiniz evden kaçtıktan sonra?
- Her şeyi yaptım okumak için. Bunu anlatırken duygu sömürüsü gibi algılanmasını da istemiyorum, çünkü herkes tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere geliyor. Ofislere, evlere temizliğe gittim, araba camı temizledim, jeton sattım. Bir de asla unutmam; 'Papatyalar'ın bursiyerlerinden biriydim. Türk Kadınını Tanıtma ve Güçlendirme Vakfı, Kürt kadınını güçlendirdi ama olsun, farkımız yok! (gülüyor)

- Bu sırada anne-baba cephesinde neler oluyor?
- Ulaşmaya çalıştılar bana tabii ki, kavgalar oldu, okulun etrafı sarıldı, dayak, küfür, neler neler... Çıkmadım yurttan uzun bir süre, kabul etmedim gitmeyi, gitsem de geri kaçacağımı biliyorlardı, araya tanıdıklar, büyükler girdi.

- Daha mı çok hırslanıyor insan böyle şeyler yaşayınca?
- Tabii ki! Senin diksiyonun kötü diye sana güldüklerinde "Bir gün senden daha iyi Türkçe konuşacağım, göreceksin," diyorsun. Sonra diksiyon hocası oldum! Böyle böyle okul bitti. Bir sürü devlet tiyatrosunun sınavlarına girdim ama "Bu kızın adı Rojin, almayalım, terörist falan," diyorlardı. Ömrüm boyunca terörist lafı yanı başımda oldu. Sözleşmeli çalıştım yıllarca. Sözleşmeli çalışmak da devlet tiyatrosunda günah keçisi olmak demek; dış kapının mandalısın! Sana her rol verilir oynarsın; çalı oynarsın, kapıyı oynarsın, zil sesi oynarsın. Oyuncu öfkelenir, öfkesini senden çıkarır.