kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Benim ruhumda biraz mazoşistlik var galiba

02.01.2009
Evlendikten sonra bir süre ekranlardan uzak kalan Ece Erken, boşanma arifesinde 'Mavi Şeker' adlı TV programıyla geri döndü. Cosmopolitan dergisine konuşan Erken: İnsanları zorlayıcı şeyleri izlemek hoşuma gidiyor. Krizlerle mücadele ettiren program isterim..
Ece Erken eşi Tuncer Öztarhan ile boşanmak üzere ancak her an her şey olabilir çünkü Erken "Ben sekiz yıl büyük bir aşk yaşadım. Çok aşık olarak evlendim. Hâlâ da öyleyim. Henüz hiçbir şeye karar vermiş değiliz" diyor. Erken evliliğine ilişkin son durumu, kariyerine ilişkin düşlediklerini ve günlük ritüelini Cosmopolitan dergisinin yeni sayısında anlattı...

ECE ERKEN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

* Sizin için bir istikrar abidesi diyebilir miyiz? Sevdiğiniz şeylere yıllarca sıkı sıkı tutunabiliyorsunuz...
Evet, diyebiliriz ama bu bir şans tabii. Herkes hayatında uzun süreli işler ve ilişkiler olsun ister ama bu çoğu insanın karşısına çıkmayabilir, 'Issız Adam'lara denk gelebilirler. Benim şansım karşıma yıllarca aşkla bağlandığım ve hâlâ da aşık olduğum bir adamın çıkması. Bu şans işim için de geçerli; işime de tutkuyla bağlıyım. Tutkuyla bağlanınca başarı beraberinde geliyor zaten.

* Sizi tanıdığımızdan beri ekranın şekerisiniz. Ne zamana kadar 'şeker' konsepti programlar yapmak istiyorsunuz?
Ne zaman kuşak program yapsam enteresan bir şekilde reyting alıyor. Başka programlar da yaptım ama onların üzerinde durulmadı. Beni sabah ve öğlen kuşağını izleyen çocuklar ve anneler acayip tutuyor. Ben de bundan memnunum. Çünkü dekolte giyerek erkeklerin dikkatini çekebilirsiniz ama annelerin ve çocukların ilgisini çekmek o kadar kolay değil. Bu sevgiyi kaybedene kadar da bırakmak istemiyorum.

POLEMİK YAŞAYINCA UYUYAMAM
* Daha çok gündemde olma içgüdüsü sizi kışkırtmadı mı hiç? Bekarken bana erkek dergilerinden teklif geliyordu. Çok saçma geldiği için telefonda gülüyordum. Hiçbir zaman gündemde olmak kaygım olmadı. Sunuculuğumu yapayım, sonra çıkıp evime gideyim. Birileriyle polemik yaşadığımda bile geceleri uyuyamıyorum, gazetede kötü bir haberim çıksa bunalıma giriyorum. Eşimle yedi yıllık flört dönemimizde bile toplasanız dört-beş fotoğrafımız basılmıştır. Konuşulmayı elbette severim, çünkü sevilmeyi seviyorum. Ama magazin ağzıyla değil.

* Yedi yıllık flört döneminizde televizyonu bırakmamıştınız. Yüzük takmak ne değiştirdi?
Buraya gelirken Tuncer'le de konuştum. Yazılanların yüzde 80'i yalan olduğu için açıkçası bu tür soruları yanıtlamak yerine sessiz kalmayı tercih etmem gerektiğini düşünüyorum. Özel hayatımla ilgili tek kelime etmekten korkar oldum çünkü o kelimelerden bambaşka cümleler yaratılıyor. Ben de, Tuncer de bunlardan etkileniyoruz, üzülüyoruz.

* En azından evliliğinizdeki son durumu öğrenelim. Dediğiniz gibi etrafta farklı bilgiler dolaşıyor. Doğrusunu yazalım ve herkes öğrensin...
Ben sekiz yıl büyük bir aşk yaşadım. Çok aşık olarak evlendim. Hâlâ da öyleyim. Ama aramızda, her çiftin arasında ve her evlilikte yaşanabilecek bazı anlaşmazlıklar yaşandı. Benim de zaman zaman fevri davranışlarım olması biraz işleri çıkmaza soktu. Henüz hiçbir şeye karar vermiş değiliz. Gelgitler yaşıyoruz. Severek ve her şeyin iyiye gitmesini umarak... Ama boşanırsak düşman olmayacağımızı biliyorum.

TUNCER ALATURKALIĞA KARŞI
* Bir önceki soruya dönelim şimdi; ekranlardan neden flört döneminde değil de, evlendikten sonra uzaklaştınız?
Evlenince erkekler eşlerini hep yanlarında istiyor ya da evli olmak bu isteği daha haklı kılıyor, bilmiyorum.

* Beraberliğiniz sırasında ekranda olmanızdan rahatsız oluyor muydu?
Oluyordu ama bu da çok yanlış yansıtıldı. Eşimle ilgili çok yanlış bir imaj oluştu. Tuncer televizyoncu olmama değil, Türk televizyonlarındaki yapımların alaturkalığına karşı. Buna benim programım da dahil. Daha farklı, daha Avrupai programlar yapmamı tercih ediyor. Mesela bir moda programı ya da 'Survivor' gibi bir şey sunmamı isterdi.

* Neden o tür programlar yapmıyorsunuz?
Prime time'da yayınlanan 'Popstar' türü yarışmalardan çok teklif geldi. Onları istemedim çünkü oradaki sunuculuk; şu yarışmacı, bu yarışmacı, bu puan, şu puandan ibaret geliyor bana. Yurtdışındaki program formatlarını çok beğeniyorum ama buraya taşıdığınızda çok ucuz durabiliyor. Zaten o programlardan çok azı burada talep görebiliyor. Olanları da Acun (Ilıcalı) yapıyor.

* Hangi programı sunmak var hayalinizde?
Doğaçlama sunumlar yapabileceğim, beni zorlayabilecek, sürekli krizlerle mücadele etmemi gerektirecek, Acun'un programları gibi programlar. Mesela, Japonya'da reyting rekorları kıran 'Japon Kütüphanesi' diye bir program var. Kütüphanede geçiyor. Yarışmacılar her türlü tehlikeye karşı sessiz ve dirençli olmak zorundalar. Mesela üzerinde yürüyen bir tarantulaya tepki vermemesi gerekiyor! Ruhumda biraz mazoşistlik var galiba. İnsanları zorlayıcı şeyleri izlemek hoşuma gidiyor.

YOKLUĞUMU HİSSETTİRİYORDUM

* Roller değişseydi, eşiniz milyonlarca hayranı olan bir televizyoncu olsaydı kıskanır mıydınız?
Eşimin televizyonla ilgisi yok ama iki büyük kozmetik markasının başında olduğu için işi hep kadınlarla. Hatta cilt bakımıyla ilgili birçok şeyi ondan öğrenmişimdir. Kadınlarla ilgili kısma dönersek; sanmıyorum, ona çok güveniyorum.

* İleride çocuğunuz olduğunda onun televizyoncu olmasını ister miydiniz?
Ben çok isterim ama eşim istemez. Belki CNN International'da falan olabilir!

* Evlenmeye siz mi ikna ettiniz eşinizi? Bu süreci hızlandırmak için hiç kadınca oynadınız mı?
Bana Gani Müjde anlatmıştı: Eşi Belma Hanım'la sevgiliyken bir kere ayrılmışlar. Bu ayrılık süresince onsuz yaşayamayacağını anlamış ve barışıp evlenmişler. Bence bir erkeği evliliğe ikna etmenin en iyi yolu onu kendinize alıştırmak, sonra da geri çekilip yokluğunuzu hissettirmek. Ben de bunu arada bir uyguluyordum!
Haberin fotoğrafları