kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Geçtiğimiz hafta oynanan Galatasaray derbisi öncesi Vamos Bien üyeleri her zaman olduğu gibi marşlarıyla Yoğurtçu Parkı’ndaydılar. Ama bu kez heyecan fazla olduğu için kadınları aralarına almamışlar.

Kara deryalarda bir Fener için

ÖZGÜR ÇAKIR
14.11.2008
Vamos Bien adlı taraftar grubu, endüstriyel futbola karşı, 'taraftar kültürü'nü yeniden canlandırmaya çalışıyor. Esas derdi Fenerbahçe olan grup, şiddete, şovenizme ve hiyerarşilere karşı..
İLİŞKİLİ HABERLER
Kara deryalarda bir Fener için
Futbol takımlarına ait taraftar gruplarının sayısı Türkiye'de de son 10 yıldır giderek artıyor. Bu gruplar, internet siteleri, çıkardıkları dergiler, fanzinler ve ürettikleri sloganlar aracılığıyla tuttukları takımın içinde bir renk haline geliyor. Bunlardan bir tanesi de İspanyolca 'İyi Gidiyoruz' anlamına gelen Vamos Bien adlı grup. Türkiye'nin hakkında en çok yazı yazılan, tarihi, sansasyonları, şampiyonlukları ve hüsranlarıyla sürekli konuşulan takımı Fenerbahçe'yi destekleyen Vamos Bien, tavırları ve futbola bakışlarıyla onlarca taraftar grubu arasından sıyrılıyor.
Futbol kulüplerinin şirketleştiğini, hakemin düdüğünden başka her şeyin reklamlarla dolu olduğunu ve 'taraftar kültürü'nün giderek yok olduğunu düşünmeye başlayan sekiz civarında Fenerbahçeli arkadaş, üç yıl önce bir araya gelerek böyle bir grup kurmaya karar veriyor. İnternette www.vamosbien.net adlı forum sitelerini açtıklarında da bayağı ilgi çekmeye başlayarak İzmir, Ankara, Adana, Samsun ve İskenderun gibi İstanbul dışındaki kentlerde de Fenerlilerle irtibata geçiyorlar. Bunun dışında enternasyonalist olduğunu ısrarla vurgulayan Vamos Bien, Yunanistan'dan AEK ve İsrail'den Hapoel takımından taraftarlarla da iletişim kuruyor.
Vamos Bien'in Fenerbahçe'ye ve futbol kültürüne nasıl baktığını açıklayan bir manifestosu da bulunuyor.
Kendilerini demokrat olarak nitelendiren grup, üst kimliğinin Fenerbahçelilik olduğunu ısrarla vurguluyor ve giderek yaygınlaştığını düşündükleri 'seyirci kültürü' yerine, takım tutmayı bir yaşam biçimi olarak gören 'taraftar kültürü'nün yaygınlaşmasını arzuluyorlar. Tabii bu, onlar için hayatı futbola feda etmek anlamına gelmiyor. Aksine, hayatın kendisiyle ilgili rüyalarıyla futbol ve Fenerbahçe için istedikleri birbiriyle örtüşüyor.

TOPLANMA YERİ YOĞURTÇU PARKI

Örneğin grup manifestolarında şöyle diyor: "Vamos Bienli cinsiyetçiliğe karşıdır. Kadınların da en az erkekler kadar takımını destekleme hakkını kabul eder. Kadınları tribünden uzaklaştıran her tür eylemin ve söylemin karşısındadır." Bütün futbol emekçilerinin örgütleneceği bir sendikayı da destekleyeceklerini söyleyen Vamos Bienciler, çevreye de duyarlı olduklarını dile getirerek spor merkezlerinin şehrin halk sağlığı açısından en güzel yerlere açılarak, birer rant merkezi haline getirilmesine de karşı olduğunu söylüyor.
Vamos Bienliler her maç öncesi stadın hemen yanı başındaki Yoğurtçu Parkı'nda buluşuyor. Biz de geçtiğimiz hafta Galatasaray derbisi öncesi yanlarındaydık.
Grup olarak röportaj vermeme kararı aldıkları için futbol ve yaptıkları üzerine bilgi alabilmek için aralarına haince sızmak zorunda kaldık. Zaten yalan haberle, kavga ve gürültüyle prim yapmaya çalışan, çıkar odaklarıyla işbirliği halinde kulüplerin içini karıştıran ya da onları yönetmeye çalışan medya organlarına ve çalışanlarına karşı olduklarını açıkça söylüyorlar ve bu yüzden mütevazı bir tavır sergilemeye dikkat ediyorlar.
Bu sezona kadar her maç öncesi, pankartlarını da parkın içinde el emeğiyle yapan grup, kulübün getirdiği pankart yasağından da çok şikâyetçi.
Grup üyeleri, yaşadıkları rahatsızlıkları dile getirmekten de çekinmiyor. Örneğin tribünün bir bölümünden diğer bölümlere geçişin yasaklanması ve maçın başından sonuna kadar kamerayla izlenmek onları rahatsız ediyor.
Ayrıca stadın içinde sınıfsal bölünmenin giderek arttığını ve bilet fiyatlarının yüksekliği nedeniyle maçlara gelemeyen önemli bir 'taraftar' kitlesi olduğunu düşünüyorlar.