Eğer belirli bir konu üzerine kalem oynatman lazım geliyorsa işin çok daha zor oluyor. Mesela ben
Yeni Asır'da her gün yazdığım için kolay kolay konu sıkıntısı çekmem öyle...
Sonuçta her gün yazmak, bir nevi günlük tutmak ya da arkadaşınla karşılıklı sabah kahvesi sohbeti yapmak gibi oluyor.
Ama gel gör ki sizinle haftada bir gerçekleşen randevularımız nedense ve tamamen benim isteğim dışında, gittikçe romantik bir hal almaya başladı. Böylece de ismim sağda solda üç beş kere 'ilişki yazarı' olarak anıldı.
Bu da tamamen benim kontrolüm dışındaydı haberiniz olsun. Ama işte gel zaman git zaman bu sıfat üzerime öyle bir oturdu ki, şimdi kalkmak bilmiyor.
Gerçi alıştım artık. Biraz da sevdim.
Kendime hayrım yoktur, ama ilişkiler ve aşk meşk dalgası üzerine atıp tutmayı her zaman sevmişimdir. Teoride iyiyimdir yani... Pratik hep 'anaokulu-hazırlık sınıfı' kıvamı... Olsun n'apalım, ölmez de sağ kalırsak, önümüzdeki 10 yıl içinde biz de şahane bir 'istikrarlı' ilişki içinde buluruz herhalde kendimizi...
Öyle bir 'pembe his' taşıyorum minik yüreciğimde!!
İRADESİZ ESKİ SEVGİLİ HALLERİ Neyse işte bu hafta da "Acaba ne yazsam, ne yazsam?" derken ve de bunu sesli sesli dile getirirken, bir kız arkadaşım fikir beyanında bulundu. Biraz da sinirliydi. Şöyle dedi asabican: "Eski sevgilisini unutamayan, yeni sevgilisinden de vazgeçmeden her şeyi yapabileceğini düşünen, iradesiz... gibi lavukları yazabilirsin mesela!" Tahmin edebileceğiniz gibi "...." yerinde, kendisinden bugünlerde ısrarla görüşme talebinde bulunan eski sevgilisinin ismi yer alıyordu. Ve arkadaşım da doğal olarak bu duruma çok öfkeliydi.
Adam onu hem sudan bahanelerle terk etmiş hem de üzerine bir ay içinde yeni bir sevgili bulmuş, utanmadan o yeni sevgiliyle arkadaşımın karşısına çıkmış, kızcağıza gecelerce gözyaşı döktürmüş, üzmüş, onurunu kırmış. Ama aradan neredeyse iki yıl geçmişken, şimdi utanmadan "Ben seni çok özledim, seni unutamıyorum, kimse senin gibi değil," nameleriyle gemiyi eski limana yanaştırmaya çalışıyor.
Ki kadın kısmı bilir, adamlar bunu hep yapıyor.
Üstüne üstlük zannedilmesin ki, o sırada boşta oldukları için, bu küllenen ateşi yeniden diriltme çabası.
Cepte yeni bir sevgili aynen devam.
Bu tıpkı "Ahh ah! Nerede o eski Sezen şarkıları?" deyip, arada bir bulutlu kafayla "Geri dönnn geri dönnn..." diye mırıldanmaya benziyor. Fakat işte kadın kısmı bu "O da benim olsun, bu da benim olsun," şımarıklığına artık pabuç bırakmıyor.
Büyüdük biz oğlummmm! Bizim de var size verecek Sezenli cevaplarımız: "Beni sevdiğini unut, sevişmelerimiz yalan unut beni de her yalan gibi unut!" gibi...
Olmadı mı? O zaman Serdar Ortaç'tan rica edelim "Uza da boyunu bosunu görelim!" isimli yeni bi şarkı yapıversin bize...
Bir çırpıda! Eller havaya, eğleniriz kızlar, hep bir arada!
Yayın tarihi: 16 Kasım 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/16/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.