kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Empati yapalım

Tayyip Erdoğan, "Ya sev, ya terk et demedim" açıklamasını yapıyor ama, sözlerinden tam da bu anlam çıkıyor: "Tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik, bunu beğenmiyorsa, buyursun beğendiği yere gitsin."
Nüansları kabul etmeyen dışlayıcı bir tavır Erdoğan'ınki. Çünkü Kürt kimliğini vurgulayanlar, üst kimlik olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kabul etseler bile, "halkların kardeşliğinden" söz edebiliyor. Hatta "federasyonu" bile konuşanlar var. Erdoğan "ötekine" karşı dışlayıcı olmak istemese dahi, kullandığı üslûp yanlış anlaşılmaya müsait.
Biraz empati yapmak gerekirse: Başörtülü kızlar üniversiteye alınmıyor. Oysa onlar laik cumhuriyete karşı değil. Bununla beraber, kimileri, meselâ Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, başörtüsünü "laik cumhuriyete karşı bir dini sembol" gibi kabul ediyor. Bu tesbit de "ötekini" dışlayıcı bir tavır.
Yegâne seçenekler, "ak" ve "kara" değil. Uzlaşma istiyorsak, gri tonları da görmeliyiz. Erdoğan'ın DTP'ye kızdığını, DTP'nin de, şehit cenazelerinin kalktığı bir ortamda bile, PKK ile birlikte hareket ettiğini biliyoruz. Ama, buna mecbur olduklarının da farkına varmalıyız. Zira, PKK olmasa, DTP yok ki! Ama, Anayasa Mahkemesi DTP'yi kapatsa dahi, PKK devam edecektir. Dolayısıyla, bütün isyanımıza rağmen, çözüm aranırken, DTP'nin muhatap alınmasını içimize sindirmeliyiz.
Özetle, Başbakan Erdoğan'ın maksadını aşan bazı cümleler sarf ettiğine inanıyoruz. Bence üslûbuna biraz daha özen göstermeli.