Giriş Saati : 23.09.2008 17:33 Güncelleme : 23.09.2008 22:05
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'düello' çağrısını kabul etti.
Fırat ve Kılıçdaroğlu, 25 Eylül perşembe günü 14:30'da Meclis'te bur araya gelecek. Oturumu Kemal Kılıçdaroğlu'nun istediği gibi Uğur Dündar yönetecek. İsteyen tüm TV kanalları meclisten canlı yayın yapabilecek.
SÖZ DÜELLOSU NASIL BAŞLADI? Kılıçdaroğlu'nun, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'la ilgili ortaya attığı "Fırat'ın en büyük ortağı olduğu MENAS'ın ürünlerini yurt dışına götüren TIR'da 89 kilo eroin yakalandı mı? Fırat'ın en büyük ortağı olduğu MENAS şirketi, hayali ihracat yaptı mı?" şeklindeki sorularıyla başlayan söz düellosunda, Fırat ile Kılıçdaroğlu arasında "müfteri" kavgası başladı. Kılıçdaroğlu sorularına yenisini ekleyerek Fırat'ın "birine iftira attığını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan bir belge' ile kanıtlayabileceği iddiasıyla, Başbakan'a "Sayın Fırat'ın iftira attığını sizin imzanızla kanıtlarsam, Fırat'ı partideki görevinden alacak mısınız? İftiracılığı kanıtlanırsa "ben şerefsiz bir müfteriyim' diye açıklama yapmasını isteyecek misiniz?"sorusunu yöneltti.
Kılıçdaroğlu'nun hakkındaki iddialarına yanıt veren Fırat ise Kılıçdaroğlu'nun dün Habertürk'de yapılacak olan programa katılmadığını ve kaçtığını savunarak CHP Grup Başkanvekili'ni bundan sonra "bay müfteri' ismiyle anacağını söyledi. CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu ise Fırat'ın ardından düzenlediği basın toplantısında, "Sayın Baron' olarak nitelendirdiği AKP Genel Başkan Yardımcısı'na çağrısını yineleyerek, Perşembe günü Meclis'te, Uğur Dündar'ın yöneteceği canlı yayına davet etti. Daha önce Kılıçdaroğlu'nun tüm basının önünde "hesaplaşma' önerisini "aptalca' bulduğunu söyleyen Fırat, bu kez öneriyi kabul ederken, büyük buluşmanın ise 25 Eylül Perşembe günü Meclis'te gerçekleşecek.
Fırat, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları tartışmalara ilişkin olarak, ''Sayın müfteri iftira etti diye benim kellemi mi almaları lazım. Onu söylüyordu Sayın Başbakan'a 'Ben bu belgeleri ortaya koysam, Sayın Başbakan onu görevden alacak mısınız?' Ulan müfteri, bir kere beni dinlesene. Ben ne dedim sana Başbakan'ın bana bir şey söylemesine lüzum yok. Ben o kadar haysiyetli, şerefli bir insanım. Bir söz verdiysem yerine getiririm. Hayatım pahasına olsun yine getiririm'' dedi.
Fırat, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun Meclis'te basın toplantısı düzenlemeleri önerisinin hatırlatılması üzerine Fırat, şunları söyledi: ''Demek ki düşündüler taşındılar patronuyla epey düşündüler böyle bir teklif getirdiler. Ben bir şey söylemedim. Ne diyordu basın toplantısında. 'İstediği bir televizyon kanalında' dedi. Ben böyle bir şey istemedim. Daha önce moderatör teklif etti kendisi kabul etti, saat 15.00'e kadar. Ondan sonra 'Bir kez daha Baykal ile görüşeceğim' dedi. Ama ondan sonra telefonunu kapattı. Böyle oyunlara falan lüzum yok. Hangi televizyonda isterse... Büyük bir stüdyo da olabilir, Arı Stüdyosu gibi mesela. Tüm basın mensupları çağrılır ama bir moderatör şeyi altında tartışırız bunu. Zaten tartışmaya luzum yok. Çok basit benim gibi evrak var diyorum. Evraka bakacaksınız doğru mu, değil mi? Yok iftiraysa gazete haberleriyse... Ama getiriyorsa bir belge o zaman ben orada istifa mektubum hazır, altını imzalayıp orada vereceğim. Ama o fazla bir şey yapmayacak. 'Ben müfteriyim' diyecek bitecek. Bu kadar basit. Ama bir kez daha sayın 'Bay müfteri' basın toplantıları, gazetelerden, piyasadan silinip gidecek.
Hodri meydan... İstiyorsa yardım alabilir. CHP'den siyasilerini, hukukçularını çağırabilir, isterse Sayın Baykal'ı da yanında getirebilir. Ben yalnız başıma geleceğim. Ama istiyorsa Arı Stüdyoları'nı rica ederiz, TRT'den bir şekilde kiralarız. Bütün basın mensuplarını buraya oraya çağırırız. Ama bekliyorum, isterse perşembe günü ne zaman isterse ben hazırım. Ama sözünden kaçmasın, ayıp oluyor, yakışmıyor. Yaşımızı, başımızı almış insanlarız. Bir yere söz vermişsiniz, ona icabet etmek zorundasınız.''
Fırat, ''Halk siyasilerin bu üslubunu hak ediyor mu?'' şeklindeki soruya şu yanıtı verdi: ''Hayır. Halk, bunu hak etmiyor. İftiralar üzerine ne siyaset ne de medya yürür. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Tabii ki tenkit edilecektir, tabii ki biz siyasetçiyiz ve ışıkların altındayız. Her an eleştirilebilir ama sınırı var. Hakaret içermeyecek, iftira olmayacak. Eğer bir suç unsuru varsa da delil sunmak lazım. Yoksa bunun adı 'müfteri' olur. Öyleyse Türk siyaseti ve Türk medyası mutlak suretle bundan kurtulmak zorundadır. Doğrudur, medya güçlüdür. Medyanın attığı çamur üstünüzde mutlaka iz bırakır. Çünkü insanların çoğu manşeti okur, arkasını okumaz.''
Basın özgürlüğünün olabilmesi için basın emekçilerinin özgür olması gerektiğini belirten Fırat, şunları kaydetti: ''Herhalde bir tek Türkiye'de ve antidemokratik ülkelerin dışındaki tüm ülkelerde basın mensuplarının sosyal hakları kişisel hakları mutlak suretle koruma altındadır. Ancak basın özgürlüğü böyle olur. Yoksa patronun iki dudağının arasındaysa basın mensubunun geleceği, ekmeği, onun iki dudağı arasındaysa, orada basın özgür olamaz. Orada patron özgürdür. Biz buna karşıyız. Biz bunun mücadelesini veriyoruz ama birileri bunu anlamamakta ısrar ediyor. Ama inşallah bunu da getireceğiz. Mecburi sendikalaşmayı basında getireceğiz. Hal çaresi ne ise getireceğiz.''
Fırat, 'Siyasi etik yasasını niye çıkarmadınız?' sorusu üzerine, şunları söyledi: ''Türkiye Cumhuriyeti 2002 yılında kurulmadı. 86 yıl önce kurulmuştu, niye yalnız AK Parti'yi suçluyorsunuz? Niye 2002 tarihine kadar sizin o söylediğiniz o yasa çıkmadı. Geçen dönem AK Parti'nin vermiş olduğu siyasi etik yasası, siyasetin finansmanı ile ilgili yasa Meclis'te görüşüldü, komisyondaydı, takip etmiş olsaydınız, onu bizim vermiş olduğumuzu, bunu yasalaştırmak istediğimizi görürdünüz. Oradaki tartışmaları takip edin. Kimler karşı çıktı, neden karşı çıktı, neden kanunlaşamadı, ona da bir bakın. Ama yeni bir fırsat daha doğdu. Bugün TBMM Başkanı bir çağrı yaptı. Dört ayrı komisyon kurdu. Bunlardan birisi siyasi etik ve siyasetin finansmanı ile ilgili komisyondur. Biz üyemizi verdik, kim vermedi, neden vermedi?''
Fırat, 'Kılıçdaroğlu hakkında bir tazminat davası açtınız mı? Bir dergiyi aleyhinizde haber yaptığı için dava açtığınızı ifade ettiniz, sonra da aynı dergiyi başka bir konuda delil olarak gösterdiniz?'' sorularına şu yanıtı verdi: ''Birbirine karıştırdınız. Ben o dergi hakkında tazminat davası açtım, demedim. Cumhuriyet Savcılığına müracaat ettim. Cumhuriyet savcılığına da ancak ceza davası açılabilir. Ben iftira suçundan o dergi hakkında ceza davası açtım. Maalesef Türkiye'de maddi ve manevi tazminatlar hakkında verilen davaların uzaması...
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin almış olduğu bazı kararlar karşısında ben şahsen maddi ve manevi tazminat davalarından vazgeçtim. Size düpedüz hakaret ediliyor. Fakat Yargıtayımızın bu değerli dairesine göre, her siyasiye küfredebilmek, bir özgürlükmüş! Kararları nedeniyle maddi ve manevi tazminatlardan vazgeçtim... Hakaret ediliyor. Yargıtay'a göre her siyasetçiye küfredilmek bir özgürlükmüş!''
''KILIÇDAROĞLU'NA DAVA AÇMADIM''
Fırat, Kılıçdaroğlu'na dava açıp açmadığı sorusuna, ''Kendisinin dokunulmazlığı var. O yüzden ceza davası açmadım'' dedi.
''Dokunulmazlık dosyalarını ertelememek sizin elinizde, iktidar partisiniz'' sözleri üzerine Fırat, ''Ben hiç ertelemem'' yanıtını verdi. Bir gazetecinin, ''Sizin yönetimde gücünüz yok mu?'' sorusu üzerine Fırat, ''Ben ertelemiyorum. Benim elimde olsa merak etmeyin ben ertelemem. Benim oyumla olsaydı... Ama maalesef bir tane... Mümkün değil'' diye konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, ''Tek başıma parti yöneticisi değilim. Ben bir komisyonun bir ferdiyim. Kalabalık bir komisyonun üyesiyim. Genel Başkan yardımcısı, MYK üyesiyim ve 50 kişilik MKYK'nın üyesiyim'' dedi.
RTÜK BAŞKANI AKMAN'A İLİŞKİN SORU
RTÜK Başkanı Zahid Akman'a ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Fırat, Şunları kaydetti: ''Türkiye'de yargısız infaz gerek siyasetçiler, gerekse medya tarafından yapılıyor. Birçok kez ben de karşılaştım. Konuştuğumuz meseleler yargısız infazdır. Bunun insanlar üzerinde nasıl, ne şekilde yara açtığını tahmin edemezsiniz. Çünkü sizin hakkınızda Allah'a şükredin böyle bir işlem yapılmamıştır. O bakımdan siyasetçi olmanızı dilemem. Ama Türkiye'de maalesef hiçbir hukuki dayanağa dayanmadan, o insanı dinlemeden bir insan hakkında hüküm veriliyor. Dün sayın müfteriyi dinliyorum, o bir şey söylüyor. Akman'ı dün televizyonda dinleme imkanı buldum. O da başka bir şey söylüyor. 'Şu tarihte çıktım' diyor. Bunları dinlemek lazım. Tüm belgeleri ortaya koymak lazım. Ondan sonra da bir karar vermek lazım. Bunun haricinde, 'Efendim bu suçludur. Bunu asalım, keselimle' olmaz. Yani sayın müfteri, iftira etti diye benim kellemi mi almaları lazım. Onu söylüyordu sayın Başbakan'a 'Ben bu belgeleri ortaya koysam, Sayın Başbakan onu görevden alacak mısınız?' Ulan müfteri, bir kere beni dinlesene. Ben ne dedim sana, Başbakan'ın bana bir şey söylemesine lüzum yok.Ben o kadar haysiyetli, şerefli bir insanım. Bir söz verdiysem yerine getiririm. Hayatım pahasına olsun yine getirir. Milletvekilliğinden istifa ederim ve siyasete nokta koyarım dedim. Şüphe uyandırsa dahi ön delil koysun ben bunları yerine getiririm. İşte bunlar yargısız infazlardır. Ben yargısız infaz taraftarı değilim, hiçbir zaman ne ben ne de genel başkanım suçtan ve suçludan yana olmayız... Ne suçu över ne de suçlunun avukatlığını üstlenir, bilemedin...
Ama birileri söyledi diye de kelle almayız. Birilerini de lekelemeyiz. Biz hukuka aykırı infaz yapmayız. Bostancı başı değiliz. Kralım söyledi diye birisinin boynuna kement atıp boğmayız. Biz hukuka inanan bir siyasi partiyiz... Bunun gerekleri ne ise onun gereklerini yerine getiririz.'' Bu arada, Fırat, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''Mecliste canlı yayında tartışma'' önerisine, ''Televizyon kanalına söz vermişti caydı gelmedi. Mecliste... Herhalde bu son şeydir. Onu da kabul ettik. Perşembe günü saat 14.30'da hep beraber göreceğiz. Ümit ediyorum ki oraya gelir'' karşılığını verdi.