kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Eylül 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Anadolu-İstanbul meydan muharebesi-3

Bugün devam eden Doğan-Erdoğan çatışmasının sisteme ait, sisteme dönük bir çatışma olduğunu, münferit bir nitelik taşımadığını son iki yazımda vurguladım. Nedeni, ortaya yeni bir siyaset coğrafyasının çıkmasıdır.
Bu coğrafya kendisini özellikle büyük şehir varoşlarında ve gecekondu mahallelerinde sergilemektedir. Buna mukabil Anadolu'da da yeni bir burjuvazi doğmaktadır. Bu burjuvazinin ekonomik gücü yükselmiştir. Böylece ortaya çıkan bu yeni yapı daha önceki köylülük dönemlerindeki gibi kontrol edilebilir olma özelliğini yitirmiştir.
Bugünkü iktidar bu kesimler tarafından oluşturulmuştur. İktidar da o kesimleri desteklemek zorundadır. Bunun yolu Türkiye'de siyasetin neredeyse asli işlevinden geçer. Yani, iktidar kontrol ettiği rantları bu kesimlere aktarmak zorundadır. Bunlar artık bilinen şeyler. Bilinmeyen veya yeni olan iki nokta ise şunlar:
1. Bugünkü kavga Anadolu ile İstanbul burjuvazisi arasında cereyan ediyor. Doğan-Erdoğan tartışması yarın bastırılır. Ama bitmez. Nedeni açık: AKP, askeri muhtıraları, kapatma davasını aştı. Böylece sistem kendisini istemese de yerleşik bir parti niteliği kazandı. Bir anlamda sistemi geriye itti. Bu özelliğiyle AKP'ye karşı sistemik bir muhalefet arayışı yoğunlaşarak devam edecektir.
Ben o muhalefetin gitgide artan bir dozda İstanbul burjuvazisinden geleceği kanısındayım. İstanbul sermayesi daha önceki dönemde (2007 seçimleri) AKP ile koalisyon yapmıştı. O koalisyon Kürtler, Aleviler, liberaller, entelektüeller gibi farklı toplum kesimlerini de kapsıyordu. Fakat zamanla AKP'nin ideolojik yanının ortaya çıkmasıyla birlikte koalisyon parçalanma eğilimine girdi. Bundan sonrasında ise burjuvazi AKP'ye desteğini açık bir biçimde geri çekebilecektir. Çünkü, bu kavgada taraf olmazsa, tavır almazsa altındaki zeminin boşalacağını hissetmektedir. Bu, şimdilik yatıştırılsa bile kavganın devam edeceğinin çok önemli bir göstergesidir.
Şunu da ekleyeyim : AKP sadece Anadolu burjuvazisinin partisi değildir. Daha önce yukarıda da belirttim. AKP çok geniş ölçüde yoksulların, ezilenlerin, varoşların, gecekonduların partisidir. (Kentsel burjuvazinin partisi "solcu" CHP'dir.) Bu kesimin bu kavgadan memnun olduğu kesindir. Bu kavga özellikle bu kesim tarafından desteklenmiştir. AKP'nin ve Erdoğan'ın bu kavgayla mesaj vermek istediği ana kesim budur. Ama...
2. Eğer daha ayrıntılı olarak bakılırsa bu kavgadan en çok rahatsız olan taraf Anadolu burjuvazisi dediğim çevredir. O kesim daha 1960'ların sonundan itibaren hazırlanıyordu. Daha sonra Erbakan'la birlikte siyasallaştı. Erbakan o çevreyi güçlendirdi ve 1973'te de 1995 sonrasında da iktidara taşıdı. Bu büyük bir imkandı.
Fakat aynı Erbakan sistemin dışladığı bir siyasetçiydi. İşbaşına geldiği her dönemde orduyla ve çeşitli çevrelerle zıtlaştı. Tayyip Erdoğan ve AKP'nin oluşturulmasının en önemli nedenlerinden birisi devletle ve sistemle kavga etmeyen yeni bir iktidar aracı yaratmaktı. Çok zor dönemlere ve birçok dışlamalara rağmen Erdoğan uzun süre bu işi başardı. Her defasında daha uzlaşmacı bir siyasetçi profili çizdi. Nihayet bu kavganın ve uzun süredir sistemle devam eden gerilimin (haklı haksız) devletle çatışma içinde olmamayı hedefleyen o kesimleri tedirgin ettiği kanısındayım.
Buradan geleceğe dönük olarak söylenecek şey şudur: önümüzde yerel seçimler var. Kavga belki taraf, belki görüntü, belki içerik değiştirecektir ama alttan alta veya açıkça devam edecek, yeri geldiğinde büyüyecektir.
Çünkü Türkiye dönüştürülüyor!