Irak'ta olup bitenler Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Yalnızca
PKK ve Kürtlerin siyasi yapılanmaları nedeniyle ülkenin kuzeyiyle ilgilenmek de yeterli değil. Zira bu ülkenin geleceği
Ortadoğu ve Körfez bölgesinde güç dengesinin nasıl kurulacağını belirleyecek en önemli değişken. Irak'ın içindeki güç mücadelesi halledilmeden geleceğin nasıl kurulacağını belirlemek de mümkün değil. Şimdilik kesin olan
İran'ın savaştan beş yıl sonra çok güçlü olduğu. Bunun da Sünni Arap devletlerinde büyük bir rahatsızlık yarattığı. Bunun yanısıra Amerikan birlikleri komutanı ve geçen yılkı "Hamle" (Surge) stratejisinin mimarı
General Petraeus'un 8 Nisan'da Kongre önünde de kabullendiği gibi şiddet sürecek. Amerikan askerlerinin sayısı bile en azından 2009 yılına kadar azalmayacak. Son haftalarda yaşanan Şiiler arası çatışmalar,
Muktada el-Sadr'ı seçimlerden önce güçsüzleştirmeye yönelik çabalar da sonuç vermedi. Sünnilerin daha ne kadar Amerikalıların istediği şekilde hareket edeceği de belli değil. Şimdilik söylenebilecek olan Irak'ın daha hayli uzun süre çalkantılı ve şiddet içinde kalacağı. Nüfusun göç etmek zorunda kalan yedide birinin (3.2 milyon kişi) kolay kolay geri dönmeyeceği. Bir de tüm bu istikrarsızlığå rağmen ülkenin parçalanmasında kimsenin çıkarı olmadığından toprak bütünlüğünün muhafaza edilebilecek görünmesi.
BM Türkiye'ye yakın Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile Kuveyt'te yapılan
"Genişletilmiş Irak'a Komşu Ülkeler Dışişleri bakanları Toplantısı"ndan dönerken kendisi de toprak bütünlüğünün önemi konusunda herkesin Türkiye'nin çizgisine geldiğini vurguladı. "Artık kimse Irak'ın parçalanmasından dem vurmuyor, bunu olumlu gören yaklaşımlar yok" dedi. Babacan'a göre
Türkiye'nin PKK'ya yönelik harekâtlarının bir sonucu da kuzeydeki Kürt bölgesinin merkezi yönetime yakınlaşması oldu. Bu bağlamda Babacan artık çıkması beklenen "Hidrokarbon yasasının, Federalizm yasasının hem gücün ve gelirlerin nasıl bölüneceğini belirlemek açısından hem de sistemin bir bütün olarak çalışması açısından" önemli buluyor.
Babacan'a göre "
Kerkük çok önemli. Oradaki sorunlar tüm ülkeyi etkiler. Referandum haziran ayında da yapılamayacak. Türkiye'nin Kerkük konusundaki hassasiyeti bu meselenin Irak'taki tüm grupları ve Irak'ın geleceğini etkileyecek olmasından. Bu bağlamda BM açıklamaları Türkiye'nin pozisyonuna yakın..." Babacan, İran konusunda da şunları söyledi:
"İran bizim komşumuz, sınırdaşımız.
İran ile diyalog bu ülkenin tüm politikalarına destek verdiğimiz anlamına gelmiyor. Gerektiğinde onları da uyarıyoruz. Ama şu da var ki Irak'ın istikrarı konusunda İran ile ABD de Bağdat'ta buluşuyor. Şunu da vurgulamam gerekir ki biz bölgede yeni nükleer silahlanmaya mutlak surette karşıyız." Bir soru üzerine Babacan kapatma davasının muhataplarıyla toplantılarındaki havayı etkileyip etkilemediğini şöyle yanıtladı: "Toplantıların çoğunda ilk sorulan soru oldu. Anlattık. Geçen sene benzer bir krizi atlattığımız için bu sefer de atlatabileceğimize dair beklenti yükse. Ancak şu var. Giderek güçlenen, bölgede etkisi artan bir ülkede bu sorunların yaşanması üzücü. Neden bu sorulara muhatap olayım ki? Tüm bölgeye demokratik örnek teşkil eden, İslam Konfaransı Örgütü şartına demokratik hakları, kadın haklarını, hukukun üstünlüğügibi kavramları sokan, çoğulculuğu önemseyen ve diğerlerinin de benimsemesine uğraşan bir ülkeden, iç sıkıntıyla kavrulan bir ülkeye dönüşmek tatsız..Bizden çok daha sıkıntılı ülkeler bize geçmiş olsun edasıyla yaklaşınca üzülüyorum, hem de çok."
Yayın tarihi: 24 Nisan 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/24//haber,72AE2D09BB764B5F9610DA53CA887EDC.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.