DİYARBAKIR Nevruz alanı tıklım tıklım...
Protokolde DTP milletvekilleri, belediye başkanları ve parti yöneticileri yerel giysiler şal-şepik (erkek) ve kiras'ü kaftan (fistan-bayan) içinde en önde oturuyor...
Arka sırada ise aynı kıyafet içinde iki küçük erkek çocuk...
Yaşları yedi civarında...
Havadan miting alanını gözetleyen polis helikopterine tepki koyan ağabeylerini, ablalarını taklit ediyorlar.
İki ellerini havaya kaldırmış küçük parmakları ile zafer işareti yapıp, cılız sesleri ile slogan atıyorlar:
"Biji serok Apo (Yaşa Başkan Apo) -
PKK halktır, halk burada..." Üçüncü nesil Bu tablo, bölgede konuştuğumuz güvenlik biriminin başındaki etkin ismin sözünü hafızamızda canlandırıyor:
"PKK eyleme başladığında doğan çocuklar 24 yaşına geldi. O tarihte 18 yaşında olanlar 40'ını aştı; bugün çocuklarıyla eyleme katılıyor. Velhasıl iki nesli kaybettik..." Dün önümüzde slogan atan iki küçük çocuğu izlerken, üçüncü neslin de onlara yetişmeye başladığına tanıklık ediyoruz.
Bir de Zümrüt Evler bölgesindeki nevruz kutlamasının geçen yıl izlediğimiz nevruzdan çok büyük farkları olduğuna...
Sıralayalım...
Meydana,
"Nasılsa DTP de kapatılacak, o zaman hiçbir frene gerek yok; sonuna kadar her şeyi yapalım" havası hakimdi.
Geçmiş yıllarda bir tane
Abdullah Öcalan posteri açılsa olay olurken, dün meydanda Öcalan posterinden geçilmiyordu.
Bırakın posteri, gönderdiği yazılı mesaj
"Liderimiz Öcalan" denilerek okundu.
Teybe kaydedilmiş sesi hoparlörlerden verildi.
Savaş kıyafeti mi? Ya yerel kıyafetler niye giyildi?
Soruyu DTP Meclis Grup Başkanı
Ahmet Türk'e sorduk.
"Halk bayram kutlamasında yerel kıyafetini giyiyor; biz de giyelim dedik" dedi.
"Barzani'yi anımsatacaksınız" dedim,
"Kandil'dekilere özendiler demesinler de..." karşılığını verdi.
DTP İl Başkanı
Necdet Atalay'ın yaklaşımı ise farklıydı:
"Şimdi ne diyeceksiniz; 'Gerillanın aynısını, savaş kıyafetini giydiler'
benzetmesi mi yapacaksınız. Oysa bu elbiseleri diktirene kadar neler çektik. Diyarbakır'da bu kumaşı kullanan ve diken sadece iki terzi kalmış..." Dil bilmeyince Tören konuşmaları başlayınca hemen arkamda duran İtalyan bay ve bayandan farkım kalmıyor.
Geçmiş yıllardakinin aksine Türkçe terk ediliyor, herkes Kürtçe konuşuyor.
Anlamayınca yanımda oturmakta olan genç kızdan yardım istiyorum.
Simültane olmasa da çeviri yapıyor, bir süre sonra
"halay çekeceğim" deyip gidiyor.
Diğer yanımdaki genç ise;
"Leyla Zana akademik Kürtçe konuşuyor. Konuşmaları anlıyorum ama Türkçe karşılığını anında bulup çevirmem zor" diyor.
Parti yöneticileri de tören dili olarak Kürtçe'yi tercih nedenini şöyle açıklıyor:
"Kendi aralarında Kürtçe konuşunca anlaşamıyorlar diyenlere nasıl anlaştığımızı göstermek için..." İsyandan isyana Geçmiş yılların aksine dün nevruz alanında sivil itaatsizlik en üst seviyesine çıkıp çatışmasız sivil isyana dönüşüyor.
Bizim içimizdeki isyan ise
İlhan Selçuk'un gece yarısı gözaltına alınmasına; hem de çetecilikten...
İlhan Selçuk kim; meslek büyüğümüz; Cumhuriyet Gazetesi'nin 83 yaşındaki imtiyaz sahibi...
Rejimle, devletle hiç sorunu olmamış, aksine katkı sağlamış, bir telefon edilse koşarak savcıya gidecek bir isim...
Oldu mu şimdi; yakıştı mı?...
Nice nevruz bayramlarına...
Yayın tarihi: 22 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/22//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.