kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Mart 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Saflar ayrıştı...

Çok değil, altı yıl önce tam tersi yaşanırdı... Asker açıklama yaptığında, merkez sol ile sağın milliyetçi kanadı sahip çıkar, tam destek verirdi...
Muhafazakar merkez sağdan da genelde askere tepki mesajları yükselirdi.
Bir süredir roller değişti.
Merkezin solu ile sağın milliyetçi kesiminden askere dönük eleştiriler gelirken, AK Parti'den de askerle dayanışma mesajları yükselmeye başladı.

Roller değişti
Nitekim, 1 Mart Tezkeresi sürecinde de son olarak türban için Anayasa değişikliği tartışmasında da benzer tabloyla karşılaşıldı.
CHP ve MHP'den "Asker gölge etmesin" mesajları yükseldi.
Bunun nedeni, ister Genelkurmay'ın 27 Nisan bildirisinin ters etki yaratıp, AK Parti'nin oylarında patlamaya neden olan bumerang etkisine bağlansın...
İsterse de Dolmabahçe Zirvesi'ne...
Veya "CHP ve MHP'nin 1971-1980'den kalma duruşunun tezahürüne..."
Sonuçta asker ile CHP ve MHP arasında uzaktan uzağa gözlenen çatlak dün yarıldı.
Meclis'te önce MHP lideri Devlet Bahçeli, ardından da CHP lideri Deniz Baykal, sınır ötesi operasyonun kısa sürede bitmesine dönük tepkilerinde hedef tahtasına Genelkurmay'ı koydu...
Hatta, MHP lideri Bahçeli bir adım daha atıp, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin açıklamalarında PKK'ya itibar kazandıracak terim ve sıfatların kullanıldığını" söyledi.
Özetle muhalefet "neden hükümeti kolluyorsun" diyerek askere çıkıştı; hatta asker üzerinden de hükümete yüklendi.
Başbakan Erdoğan ise askeri sahiplenip muhalefete sert çıktı.
Muhalefete tonu daha sert hatta, "ağır" "muhtıra gibi" yanıt ise akşam saatlerinde Genelkurmay'dan geldi: "Hainlerden daha fazla zarar veriyorlar."
Çatlak, onarılmaz bir kırığa dönüştü.

Baykal: Kompleks yaratmam
Grup konuşmasının ardından Meclis'teki odasında durumu özetleyip "Roller mi değişti?" sorusunu yöneltince CHP lideri Baykal, tavrının yeni olmadığını anımsatıp ekledi:
"Bu tavrım yeni değil. 1 Mart Tezkeresi'nde de, türban için Anayasa değişikliğinde de 'asker bu işlere karışmasın' dedim. Askere karşı bir kompleksim; önyargım; karşıtlığım yok. Sözlerim açık; sınır ötesi operasyonun başlatılması ve bitirilmesi kararı siyasi olmalıdır; askeri olabilir mi? Tamam, operasyonun sınırlı olacağını tahmin ediyordum, ama bu kadar sınırlı olacağını da düşünmemiştim. Anlıyorum şimdi Genelkurmay Başkanı 'kararı biz aldık' diye bir onur mücadelesi yapıyor. Ama ABD'nin anlık istihbaratında, hava koridorunda durumu neydi? Kararı sen aldın anladım da attan düştükten sonra indim bindim demek olmaz..."

"ABD imhasını istemedi"
Baykal, 1974 Kıbrıs harekatına da göndermede bulundu.
"Her iki çıkarmada da Kıbrıs'ı askere teslim etmedik, siyasi kararları siyasi kadro olarak aldık" deyip devam etti:
"Bu harekatın nihai amacına ulaşılması niye engellendi? Bir köy bombalanmamış; sivillere zarar, ekonomik alt yapıya zarar verilmemiş; o zaman 'hemen çıkın' mesajları niye yollandı? İsrail'in yaptığına, Afganistan'a yaşanana neden yeter denilmiyor?"
Baykal gerekçesini şu iddiaya dayandırdı:
"ABD PKK'nın toptan imhasını istemiyor. Uluslararası piyasada bir faktör olarak elinde tutmak istiyor. Sorarım dost ülkelerden kaçı Türkiye'nin PKK'dan kurtulmasını istiyor?"
Baykal'la sohbetimiz yarın Ankara'ya gelecek Irak Cumhurbaşkanı Talabani ile görüşüp görüşmeyeceği konusuyla noktalandı:
"PKK'yı himaye eder görünürse Talabani ile işim olmaz...."